Müslüman Allah'a ve peygamberine teslim olan kişidir. Yüce Kitap Kuran-ı Kerim'de ne varsa tümünü şeksiz ve şüphesiz kabul edendir.
Ancak bazı özellikler vardır ki, Müslüman hayatında onun dünya ve ahiretini olumsuz yönde etkileyen birer hastalık olarak önümüze çıkar. Bunlara biz manevi hastalıklar deriz. Bu hastalıklar imanı etkiler, ahlakı zedeler, samimiyeti yitirir, doğru yoldan saptırır. Ama itiraf etmek gerekir ki, bir çok Müslüman bu hastalıkların merkezinde olmasına rağmen bunun farkında değildir.
Bu yazımızda uyarı mahiyette bu hastalıklardan bir kaçını hatırlatalım;
Düşmanlık: Kin ve nefret bir Müslümanın hayatında yer almamalıdır.
Aşırılık: Buna ifrat diyoruz. Din ifratın, aşırılığın her türlüsünü yasaklıyor. İbadette dahi aşırılığı kabul etmiyor. Bu nedenledir ki, İslam ruhbanlığı reddetmiştir. Gereksiz dini münazaralar, tartışmalar diğer ümmetlerin dinlerinden kopmalarına sebep olmuştur.
Ülkemizde de bazı ilahiyatçıların belki özel oturumlarda tartışmaları gereken faydasız konuları halkın nazarında ulu orta, ölçüsüz ve hiçbir kutsalı kabul etmez mahiyette tartışmaları dine zarar vermektedir.
Ayıplama Kınama:
İnsanlardaki kusurları ortalığa saçıpsavurma bir Müslüman karakteri değildir.
Allah uyarıyor;
'Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki alay edilenler kendilerinden daha hayırlı olurlar. Bir takım kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesin. Belki onlardan daha hayırlı olurlar. Hem kendilerinizi ayıplamayın. (Hucurat, 11)
Ayıbı Yüze Vurma: Ayıbı yüze karşı vurmak veya arkadan konuşmak; bu ikisi de hoş görülmemiştir. Peki ne yapacağız ayıp görünce; ikaz edip düzeltmesini sağlayacağız.
Kuran şöyle buyuruyor: Müslümanların ayıplarını ve gizli şeylerini araştırmayın.
(Hucurat, 12) Efendimiz, "Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın" buyurdu.
"Müslüman kardeşinin ayıplarını örten bir ölüyü diriltmiş gibidir." (Buhari, Müslim, Tirmizi)
Görev istemek: Bazı insanların büyük bir tutku ve ısrarla üstesinden gelemeyeceği şeylere talip olması da dinen hoş görülmemiştir.
Ebu Zerr der ki, "Peygamberimize gittim ve O'ndan memurluk istedim.
Bana şöyle cevap verdi: Ebu Zerr! Sen zayıfsın. Memurluk ise bir emanettir.
Hakkını vermediğinde ahirette pişmanlıktır.
Ancak biri onu üstlenir ve hakkını verirse o hariç." (Müslim, Ebu Davud) İbn Semure der ki, "Efendimiz şöyle buyurdu bana: Ey Abdurrahman emirlik isteme.
Talebin üzerine sana verilirse sorumluluk sana yükletilir. Sen talep etmeden sana verilirse o zaman manen yardım görürsün." (Buhari, Müslim, Ebu Davud) Hz. Peygamber (s.a.v.) hırs ile görev talep edilmeyeceğini anlatıyor aslında bize; "Biz Allah'a yemin olsun, bu işe onu talep eden veya ona hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz."
Beddua: Müslüman hiçbir hususta dilini kötüye, şerre alıştırmaz. Hz. Peygamber (s.a.v.): 'Ben lanetleyici olarak gönderilmedim' der.
Boşboğazlık: Düşünmeden, sonunu hesap etmeden konuşmak bir Müslümana zarar getirir. Rencide eder. Veya rencide ettirir.
Onun için Müslüman özür dileyeceği sözü söylememeye gayret etmelidir.
Efendimiz (s.a.v.) üç şeyden uzak dururdu:
Ağız kavgası, boşboğazlık ve boş işlerle meşgul olmak.
Tartışma (cedel): Müslüman münazara, tartışma, sözlü kavgadan uzak dururdu.
Zira bu hallerde akıl gider, ahmaklık öne çıkar.
Övünmek: Soy ile, ilim ile, aile ile, aşiret ile, mevki makam veya başka bir şey ile başkalarına karşı övünmek dinen caiz değildir.
Ve iyi bir Müslümanın karakteri olmaz.
(Konuya devam edeceğiz.)
***
İyi kimdir? İyilik nedir?
Bizim değerlendirmemiz genellikle şöyle olur: Çok namaz kılan iyi insandır.
Orucunu ihmal etmeyen iyi insandır. Çeşme yaptıran iyi insandır. Hayvan besleyen iyi insandır. Hacca giden iyi insandır. Fakir gözeten iyi insandır.
Satırlar böyle uzayıp gider. Bunların çoğu da doğru tespitlerdir. İnsana faydalı her şey iyidir.
Dilerseniz sözü Yüce Kitaba bırakalım.
İyilik nedir? İşte Kur'an'ın cevabı;
"İyilik yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Fakat asıl iyilik o kimselerin iyiliğidir ki ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman etmişlerdir." Mal sevgisine rağmen onu, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara ve kölelerin kurtuluşuna vermişlerdir.
Namazı dosdoğru kılmış, zekat vermiş, ahitleştikleri zaman ahitlerini yerine getirmişlerdir.
"Sıkıntı, darlık anlarında ve savaş zamanında sabırlıdırlar. İşte (iyilik konusunda) doğruyu söyleyenler onlardır. Takva sahibi olanlar da ancak onlardır." (Bakara, 177)
Yüce Allah kimlere iyi diyor?
1- Yüzü namaz için sağa-sola (kıble değişikliğiyle ilgili olaya işaret ediyor) çevirmek iyi insan olmak için yetmez.
2- İyi insanlar Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman edenlerdir.
3- İyi insanlar, mal sevgisine rağmen malından yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara ve kölelerin kurtuluşuna verenlerdir.
4- İyi insanlar namazı dosdoğru kılan, zekat veren, ahitleştikleri zaman ahitlerini yerine getirenlerdir.
5- İyi insanlar sıkıntı, darlık anlarında ve savaş zamanlarında sabırlıdırlar.
6- İşte; doğruyum, iyiyim, doğru yoldayım diyen insanlarda bulunması gerekenler.
Sadece iyilik yapıyorum demek yetmiyor.
Hem iyilik ve hem iman ve hem samimiyet ve hem de ibadet Allah katında iyi sayılmak için şarttır.
***
Nebevi bir uyarı
Efendimizin şu uyarısı bütün hayatımızda bize rehber olmalıdır. İnsanlara karşı şüpheci değil ama temkinli davranmanın en doğru yol olduğunu Peygamberimiz (sav) şöyle hatırlatıyor: Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da düşmanlığı ölçülü yap. Günün birinde dostun olabilir. (Tirmizi, Birr, 60)
Düşmanını kazanma sanattır
Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. (Fussilet, 34)