Zaman zaman değişik mevzularda anketler yapılır. Geçenlerde de bir anket şirketi Türkiye'deki dini hayatı mercek altına alan bir anket yaptırmış. Sonuçları da medyada paylaşmış.
Anketten yansıyan bazı rakamlara göre "artık Türkiye'nin yüzde 90'ı Müslüman'dır" demek yanlışmış. Bu oran değişmiş! Dini hayatta zayıflama varmış vs.
Ankette elbette önemli ve çarpıcı sonuçlar var. Ancak özellikle de dindarlığın azaldığı veya dinden kopanların çoğaldığını duymak isteyen inançsız cenah müthiş sevinmişe benziyor. Din hanesi düştükçe bunların hanesi yükseliyor ya onlara göre. Millete alternatif bir din de hazırlıyorlardır herhalde.
Sevinmesinler. Bizim milletimiz şöyle der, böyle der, içeni olur, namaz kılmayanı olur, dini hayattan kopanı olur ama başka bir dine de, zihniyete de yar olmaz. Boşuna sevinmeyin.
Bu milleti bu yazar-çizer takımının tümünden iyi bilen, her gün arazide, sokakta olan biri olarak diyorum bunu. Türkiye'de hiçbir duygu, düşünce,inanç dinden daha güçlü değildir. Ve hiçbirzaman da olmaz. Batıda dini hayat silindikçe,zayıfladıkça, kiliseler boşaldıkça bizde camide, cemaat de çoğalıyor.
Elimdeki bilgilere göre Türkiye'de 84.684 cami var. Mescitler hariç. Apartman ve resmi daire, müessese vs.'deki camiler hariç. Bu camilerden her birinde sadece cuma namazında 500 (beş yüz) cemaat olursa elde edeceğiniz rakam (kadınları ve çocukları çıkarırsanız) ülkenin 5'te 4'üne tekabül ediyor. Yani hemen her erkek cuma namazını kılıyor gibi bir sonuca varılır.
Sadece İstanbul'da 3190; Konya'da 3087; Ankara'da 2875, Antalya'da 2130, Diyarbakır'da 1945 cami var. Cemaati var mı? Cemaati yeterli mi? Donanımlı mı? Bunlar cevapları verilebilecek sorular, evet veya hayır diyerek veya yorumlayarak. Bu nedenle Müslümanlığın bir yere gittiği yok inançsızcenah sevinmesin, inançlı cenah datelaşlanmasın.
Gevşemek tehlikeli
Ancak bu her şey yolunda, üzülmeye veyatedbire gerek yok demek değildir. Ülkemizinson dönemde yaşadığı travmalar bazılarındainanç sarsılmalarını, itimadı, eksen kaymasınıberaberinde getirmiştir. Bunların hesap edilerekyaraları saracak bir kolektif şuurlandırmaameliyesinin başlatılması gerekir.
Bir ilahı-yaratıcıyı kabul edip de peygamber, vahiy ve hatta kitap kabul etmeyen anlayışın gençler arasında yaygınlaştırılmaya çalışıldığı üzerinde durulması gereken bir nokta. Özellikle inançsızlığa odaklanmış internet siteleri ile sözde Kur'an'ı kabul ettiğini söyleyip de peygambersiz bir dini pazarlamaya çalışan ilahiyatçılar elbirliği halinde -garip bir koalisyon!- çalışıyorlar.
Deizm anaforuna kapılanlar
Din yerine felsefeyi ikame etmeye çalışan,sosyal medyada sürekli birbirlerini destekleyenmesajlarla gündemde kalmaya çabalayanbu grubun yetiştirdiği bazı ilahiyatçılarınderslerine giren öğrencilerde deizminhızla yükseldiğini görüyoruz. Hz. Peygamber'i(s.a.v.) devreden çıkarır, hadisleri inkâr eder,ahireti tartışır, şefaat ve mucize gibi ehli sünnetintemel kabullerini yok saymak için hiçbirilke tanımadan saldırırsanız, Hz. Peygamber'i(s.a.v.) kabul etmeyen bir nesil yetiştirirsiniz. Bu grubun ahirette verebileceği bir cevap olamayacak dünyada da bu millete yaptıkları tahribatı millet unutmayacaktır. Bunların ahirete inancının olup olmayacağı belli değil. Halkın sağduyusu bunları marjinalbirer akım olarak -inşallah- akim kılacaktırama gençlerde yıkıcı tesir bırakacaklarıkesindir.
Bu akımlar başlangıçta Hz. Peygamber'i, namazı, ibadetleri, kutsalları inkârla başlayacak sonuçta mutlaka kitabı (Kur'an-ı Kerim'i) de inkâr edeceklerdir. Zira gidişatın sonu budur, görünen köy kılavuz istemez.
Hz. Peygamber'i (s.a.v.), sahih hadisleri, ehli sünnetin oturmuş kabullerini inkâr ederek yol, şöhret ve menfaat ve hatta cemaatleşme eğiliminde olan bu insanlara yaptıklarını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye ederim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.