15 Temmuz'da yaşadığımız travmanınizlerini kolektifbilinçaltımızdan kolay kolay silemeyeceğimiz ortada.
Çünkü ağır bir darbeydi.
Yıllarca aynı sokakta oturduğumuz, aynı işyerinde çalıştığımız, okulda çocuğumuzu, hastanede bedenimizi teslim ettiğimiz kimi insanlarlaaslında "birlikte" yaşamadığımızıanladık.
Ama sorun yalnızca deşifre olan ve yurtdışına kaçan FETÖ'cülerden ibaret değil.
Bu çetenin bir başka versiyonu olanlar hâlâ "iş başında." Onlar da gözümüzün içine baka baka cebimize soktuklarıhortumları yurtdışınaakıtıyorlar. Burada palazlanıp geleceğinibaşka yerde kuranpek sayın kimi zenginlerimizdenve işadamlarımızdan bahsediyorum.
***
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Muş'ta yaptığı konuşmada verdiği mesaj hayatiydi:
"Bazı haberler alıyorum, bazı sinyaller alıyorum. Bazı işadamlarınınvarlıklarını yurtdışınakaçırma gibi bir gayretleriolduğunu duyuyorum.
Buna izin verilmeyecek, bu adımlar vatana ihanettir."
Şimdi bu tartışma üzerine kraldan çok kralcılar çıkıp "sermayeninserbest dolaşımınagem vurulamayacağını" söyleyecekler.
Başladılar bile.
Bu konudaki tedbirlerin tartışılmasının bile yatırımcıyı ürküteceğini yazıp çiziyorlar.
O halde "ürkütmemiz"gerektiği söylenenlerin"yatırımlarını"nasıl ve nereyeyaptıklarına birbakalım.
Ve sonrasında, tedbir alınırsa gerçektekimin kaybedeceğine siz karar verin.
***
Cumhurbaşkanı kendisine gelen "sinyallerin," ve "duyumların" ne olduğunu açıklamadı. Ancak bu konuda tahminde bulunmak zor değil.
Şöyle ki, son dönemde piyasadaki "varlık yönetimi" danışmanlarının sayısı hızla arttı. Çoğu yabancı olan bu simsarlar, Türkiye'de kazandıklarınakdî varlık ya dataşınmazları geleceklerini planladıkları yabancı ülkeleretaşımak isteyenlere yol gösteriyorlar.
Bu amaçla kullanılan iki yöntem var.
Eğer nakdiniz varsa, komisyon karşılığında İsviçre bankalarına güvenilir aracılar vasıtasıyla paranızı taşıyorlar. Trafiğin izini sürmek de hiç kolay olmuyor.
Türkiye'deki taşınmazlarise teminat gösterilerekyurtdışına kaçırılıyor.
Herhangi bir ülkede uyduruk bir şirket kuruluyor. Ardından Türkiye'deki taşınmazlar teminat gösterilip krediler alınıyor. Ve paralar bu şirketlere aktarılıyor. Tabii tüm kredi riski bizimbankalara, yani vatandaşayükleniyor.
Şimdi bu hak mı, özgürlük mü yoksa gözümüzün içine baka baka soygun mu siz söyleyin?
Bu arada, halkın büyüttüğü holdinglerimiz arasında, varlıklarınınne kadarını ülkelerindetuttuğunu açıklayacakbabayiğitler var mı?
Bir açıklasalar da öğrensek,kimden alışveriş yaptığımızı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.