Muhalefet partilerinden muhalif aydınlara hepsi aynı tespiti yapıyor: Türkiye kötü yönetiliyor, ekonomi iyi gitmiyor, pandeminin de katkısıyla adaletsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk artıyor.
Bir anlamda ülke battı batıyor, iktidara da dokunsan düşecek.
Muhalefetin ve en makul laik sol aydının gündeminde böyle bir Türkiye var. Oysa bu tespiti yapanlar, ne ABD'nin destek verdiği FETÖ ve PKK tehdidini, ne her ay ihracat patlaması yapan sanayi ve ticareti, ne savunma sanayiindeki teknolojik sıçramayı, ne de Libya'dan Karabağ'a uzanan dış politika hamlelerini görüyor.
İşin en vahim tarafı bu tespiti yapanlar, yaklaşık 20 yıldır Başkan Erdoğan'ın seçim kazanmasının sırrını da çözemiyor.
Bu yüzden de en entelektüeli bile hâlâ şu soruyu soruyor: Nasıl olur da bu koşullardamuhalefetin oyu artmaz?
Bu konulara kafa yoran isimlerden biri de yaptığı araştırmalarla dikkat çeken BekirAğırdır... Ağırdır, önce şöyle bir tespit yapıyor: "İktidar toplumsal meşruiyetini,desteğini kaybediyor ama muhalefettede kayda değer bir yükseliş henüz araştırmalardagörülmüyor. Karşımızdakikök sorunlardan birisi, var olan siyasirekabet eksikliği..."
Ne zaman söylüyor bunu? Daha yeni 9-15 Temmuz tarihli Oksijen'deki yazısında.
AK PARTİ, TÜM ÜLKE COĞRAFYASINDA VAR
O yazıda şu gerçeğin altını özellikle çiziyor:
"AK Parti yirmi yıla yaklaşan süre sonunda iktidar yorgunluğuna, yaptığı kocaman hatalara karşın bile hâlâ tüm ülke coğrafyasında var olan bir parti. (...) Her sosyolojik, demografik, sınıfsal kümeden az veya çok oy alabiliyor."
Peki AK Parti'nin rakibi partilerde durum ne?
Sadece CHP ve HDP'yi ele alıyor. CHP, kıyılarda, gündelik hayat tarzı kentli, metropollü, seküler olan kümelerde, HDP ise Kürtlerin ağırlıklı olduğu, kimlik taleplerinin önde olduğu kümelerde var.
Orta Anadolu ve Karadeniz gibi muhafazakâr hayat tarzının ağırlıklı olduğu coğrafyalarda ise yok hükmündeler.
SANSASYONEL SEÇİM SONUÇLARI
Sonra da sözü CHP'ye iktidar hayali kurduran ve "sansasyonel" olarak nitelediği 2019'daki yerel seçim sonuçlarına getirip şu yorumu yapıyor: "Her ne kadar İstanbul, Ankara,Antalya, Adana gibi bazı yerlerde başkanlıklarınel değiştirmiş olmasınınürettiği sansasyonel siyasi sonuçlargözleri boyamış olsa da yerel meclisoylarında ülke toplamında hâlâ iktidarblokunun ağırlığının sürüyor olduğugerçeğini muhalefet ıskalıyor."
Peki, şimdi soralım; muhalefetin ıskaladığı sadece bu mu?
Bırakın muhalefetin "Yepyeni Türkiye"programı ortaya koyamamasını, muhalefet15 Temmuz gibi tarihin en büyük demokrasidirenişini de, FETÖ ve PKK'ya karşı mücadeleyide ıskalıyor.
Her şey bir yana muhalefet partilerinin hiçbirinin HDP'yi sivil alana çekme gibi dertleri de yok. Buna AK Parti'nin muhafazakâr oylarını "tırtıklama" üzerine kurulmuş iki partiyi de eklemek gerekiyor.
Sokaktaki insan, AK Parti'nin bütün bu alanları kuşatan siyaset ürettiğini, toplumun her kesimine dokunduğunu gördüğü için hâlâ yüzünü muhalefete dönmüyor. Gerçek bu...
Bu gerçek karşısında sadece geçmişten gelen bagajları nedeniyle CHP ve HDP çaresizlik içinde değil, yeni kurulan partiler de aynı çaresizliği yaşıyor. Bunu aşmanın yolu da Ağırdır'ın eski vesayet sistemi benzetmesi yaparak önerdiği bugünkü "CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi"ne karşı çıkmak değil, o sistemi doğru okumak ve kuşatıcı siyaset üretmekten geçiyor. Böyle bir muhalefet partisi de ne yazık ki yok. Asıl "siyasi rekabet" o zaman olurdu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.