Önceki gün Başkan Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in katılımlarıyla Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali Akkuyu'nun 3'üncü ünitesinin de temeli atıldı. 2023'te, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında da ilk nükleer enerji ünitesi çalışmaya başlayacak. Bu bir hayaldi, çünkü gerçekleşmesinin önünde ciddi engeller vardı ve kimse inanmıyordu. Bu nedenle de ilk nükleer serüvenin başladığı 1956 yılından bu yana İstanbul Çekmece Nükleer Araştırma Reaktörü dışında hiçbir adım atılamadı. 70'lerin sonunda yine Akkuyu için açılan nükleer santral ihalesini ASEA-İsveç firması kazanmış ancak 12 Eylül darbesi devreye girip İsveç çekilince proje durmuştu. Benzer bir girişim 1999'da da oldu. O da başka nedenlerle ertelendi. Nereye kadar? 2010 yılında Türkiye ile Rusya arasında imzalanan nükleer santral yapım anlaşmasına kadar.
O anlaşmayla Akkuyu'nun nükleer teknolojiyle buluşma yolculuğu da başladı ve 2018'de ilk temel atıldı. Gelinen nokta, işin önemli kısmının geçildiğini gösteriyor. Bu yerlive milli enerji politikası açısından tarihi bir adımdı ve bu nedenle Başkan Erdoğan, projeye "özel" önem veriyordu: "Nükleer enerji,'enerji politikamız' bakımından özelbir yere sahiptir. Cumhuriyetimizin 100.yılında Türkiye'yi nükleer enerji sahibiülkeler ligine sokacağız. Her türlü tedbirialarak emin adımlarla çalışıyoruz. Akkuyu NGS en ileri düzeyde güvenliksistemleriyle donatılıyor. UluslararasıAtom Enerjisi Ajansı standartları uygunluğunadikkat ediyoruz." Doğrusu bu noktayagelineceğine, Türkiye'nin nükleer enerjisantraline sahip olmasını isteyen bilim insanlarıbile inanmıyordu.
'İstemezük' korosu yine devrede
İnanmıyorlardı, çünkü Türkiye'de hem"siyasi istemezükçüler" çoktu hemde "çevre" kılıfıyla lobi yapanlar güçlüydü. Hâlâ da o siyasi istemezükçüler işbaşında ve akıl almaz iddialarla bu projeye karşı çıkıyorlar. Sürpriz değil, işin başını da yine her şeye karşı çıkan CHP çekiyor. Dün nasıl köprülere, barajlara, tünellere, Marmaray'a karşı çıktılarsa bugün de aynı şekilde nükleersantrale karşı çıkıyorlar. Bakın CHP Genel Başkanı Yardımcısı Ahmet Akın ne diyor: "İktidarın ticari değil, siyasi birproje olarak dayattığı Akkuyu NükleerSantrali, ne milli ne de yerli bir projedir. Türkiye'nin Akkuyu'ya bu koşullardaihtiyacı yok."
Fransa, ABD, Almanya gibi gelişmişonlarca ülkenin nükleer santrale ihtiyacı varama Türkiye'nin yok. Paris'in burnunundibinde bile çok sayıda nükleer santral var veonlar Paris'e gelen turisti etkilemiyor ama bizietkileyeceği iddia ediliyor.
Aslında CHP'lilerin, "Akdeniz'de,Libya'da ya da Karabağ'da ne işimizvar?" demeleriyle "Nükleer santralehayır" demeleri arasında bir fark yok. Kafa aynı kafa... İşin doğrusu bu kafa yapısının "solculukla" da bir ilgisi yok. Çünkü solda da Türkiye'nin nükleer teknolojiye sahip olması gerektiğini söyleyenler var. Onlardan birini, 68 kuşağı solun sembol isimlerinden İrfan Uçar'ı iki yıl önce 2019 yılında İstanbul'da tanıdım. Geç tanıdığıma ve çabuk kaybettiğime de üzüldüm. Çünkü tanışmamızdan birkaç ay sonra vefat etti. Görüşmemizde solun geçmişi kadar kömürve nükleer enerji meselesini de konuştuk. Hatta ayrılırken bana enerji politikasıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı makamına gönderdiği mektubun bir nüshasını bıraktı. İşte o mektupta Türkiye'nin neden 70 yıldır nükleer enerji santralleri yapamadığı, nasıl bir dirençle karşılaşıldığı ve Akkuyu'da uygulanan son nükleer teknolojinin güvenli olup olmadığı anlatılıyordu. Bu konuya yarın devam edelim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.