CHP'nin İstanbul Maltepe örgütünde patlayan tecavüz ve taciz skandalı, öyle etkili oldu ki, insanlık dışı saldırılara muhatap olan ama sessiz kalan, sesini duyuramayan mağdurlardaki derin korku duvarı yerle bir oldu. Ve müthiş bir çözülme başladı. Konuşan konuşana... Suskun kalan,yaşadığı iğrençliğiunutmayaçalışan, partisiCHP'ye zarar gelmesindiye acısınıiçine atan,kimseye söylemeyenveya yetkilileresöylediği haldeetkili olamayanonlarca insan birbiriardına dökülmeye başladı.
Maltepe'deki genç kızın isyanı, eski Milletvekili Gazeteci Barış Yarkadaş'ın şov yapmakla suçlanmasına rağmen bu işin üzerine gitmesi, CHP içinde yaşanan derin yaraların açığa çıkmasına yol açtı. Arkası da geliyor. Hem de şaşırtıcı bir biçimde. İşin ilginç tarafı, bu çözülme, aralarında il, ilçe başkanı, belediye başkanı hatta üst düzey yöneticilerin de olduğu çok sayıda CHP'liyi de kapsama alanına alarak tir tir titretiyor; "Acaba benimlede ilgili bir şey çıkar mı?" korkusu yaşayanların sayısı bir hayli fazla.
İşin bu yanı Başkan Erdoğan'ın da gündemindeydi ve CHP'deki tehlikeye dikkat çekerek uyarıyordu: "Hadiselerin CHP teşkilatlarındakive belediyelerindeki rezilliklerinsadece buzdağının görünen kısmınınolduğu anlaşılıyor. Derineinince kim bilir neler çıkacak? Hergün yeni bir itirafla, her gün yeni birifşaatla, yeni bir ithamla karşılaşıyoruz."
Aslında CHP içindeki çözülme sadece tecavüz ve taciz olaylarında yaşanmıyor, "para" için de yaşanıyor. Para için gözlerini karartmış yöneticilerin pervasızlığı baş döndürüyor. Hangi ihale, hangi imar dosyasına bakarsanız bakın, pis kokular geliyor. Belediyelerde danışmanlardan oluşan "paralel" yapılar ve "özelbüro"larla ilgili söylentiler ise ayyuka çıkmış durumda, ha patladı ha patlayacak.
Yakında İSKİ skandalını bile geride bırakacak rezilliklerin ortalığa saçılması şaşırtıcı olmayacak.
Bu nedenle Başkan Erdoğan, CHP kimliğini bu süreçten ayrı tutan bir tespit yapıyor: "Bu can sıkıcı konu CHP'dekitecavüz, hırsızlık ve taciz furyasıdır.Türkiye'nin ikinci büyük partisininböyle yüz kızartıcı konuların yuvasıolmasından utanç duyuyoruz."
Kuşkusuz bütün bu olanların CHP'nin kurumsal kimliğiyle bir ilişkisi yok. Her kurumda benzer sapkınlıklar, hırsızlıklar yaşanabilir. Ama önemli olan o kurumu yönetenlerin başta da partinin genel başkanının bu tür sapkınlıklar veya hırsızlıklar olduğunda samimi hesap sormasıdır.
Ne yazık ki CHP'de bu gerçekleşmiyor. CHP ya kendi pisliğinin üstünü örtmek için eski defterleri karıştırıp iktidarı suçlamaya çalışıyor ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı CananKaftancıoğlu gibi susuyor. Daha vahimini de Kaftancıoğlu yapıyor; kendi partililerinin açığa çıkardığı bu çirkinlikleri bile bir "operasyon" olarak niteliyor.
CHP yönetimi susarak, üstünü örterek veya mahalle baskısıyla bu dalgayı atlatacağını sanıyor. Yanılıyorlar çünkü cin şişeden çıktı ve yaşananlar üstü örtülemeyecek kadar yaygın ve can yakıcı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.