Dünyanın birçok yerinde sivil toplumun teröre karşı tepkisini gördük ama hiçbiri Diyarbakır Anneleri'nin bir yılını dolduran eylemleri kadar etkili olmadı.
Diyarbakır Anneleri adeta yeni bir tarih yazdı.
Ve öyle bir tarih yazdı ki dünyada örneği yok. Düşünün, bir halkın kadınları o halkı kurtarmak(!) için kurulan örgütün elinden çocuklarını kurtarmak için direniyor ve çoğunu kurtarıyor.
Tarihin yazacağı en anlamlı sivil mücadele bu.
Örgüt korkusunun sokağı esir aldığı, kimsenin korkudan konuşamadığı, farklı her sesin ihanet diye suçlandığı bir coğrafyada bir Hacire Ana çıktı ve meydan okudu: "Ciğerim için buradayım. HDP oğlumukaçırdı. Oğlum HDP binasına girdi,bir daha çıkmadı. Oğlumu istiyorum. Yerde yoksa gökten de olsa oğlumugetirecekler. Oğlum getirilene kadar bubinadan çıkmıyorum."
Bir siyasi parti için bundan daha utançverici bir tablo olamaz. O parti bu utançlayaşamaya devam ederken anaların mücadeleside dalga dalga büyüyüp bugünlere geldi. Diyarbakır Anaları el ele verip ortak bir tarih yazdılar.
Peki Diyarbakır Anaları'nın bu mücadelesinin, Türkiye'nin teröre ve küresel kuşatmaya karşı verdiği mücadeleye katkısı oldu mu?
Sorunun cevabını Diyarbakır Anaları'nın moral destekçisi, son dönemde iç ve dış odakların yıpratmak için yoğun saldırdıkları bakanlardan biri olan İçişleri Bakanı SüleymanSoylu'ya sordum. Bakan Soylu önce bir tespit yaptı: "Türkiye 40 yılı aşkın süredir terörlemücadele ediyor ama son 10 yılındatarihinin en zorlu sınamasıyla karşı karşıyakaldı. Bunu bütün dünya da biliyorve susuyor. Hatta içinde yer aldığımızBatı ittifakı bilmenin ötesinde motive ediyor,silah dahil her türlü destek veriyor. Amaçları çok açık; Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak,geri bıraktırmak..."
Türkiye'nin bu sıkıştırmaya karşı özellikle sonyıllarda ciddi hamlelerle karşılık verdiğini söyleyenBakan Soylu, şöyle devam etti:
"Bu durum karşısında devletimiz de boş durmadı. Yerli ve milli kaynaklarla, sanayiden teknolojiye, havaalanından, demiryoluna, ciddi bir altyapı hamlesi yaptı. Savunma sanayiinde İHA'ları, SİHA'ları geliştirdi. Kendi araçlarını üretti. Bu çabaya bilim insanları, yatırımcılar, genç girişimciler de destek verdi, ellerini taşın altına koydu."
Diyarbakır Anaları'nın eyleminin bunun bir devam olduğunu söyleyen Bakan Soylu, sözü siyasete etkisine getirerek şöyle diyordu: "Diyarbakır Anaları, terör örgütününbölgede oluşturduğu korku iklimine meydanokudu. Bu öyle bir meydan okumaydıki terör örgütü şaşkına döndü. Sivil uzantılarıne yapacağını şaşırdı. Analarımız,bölgede derin bir zihniyet devrimininönünü açtı. Dünyanın en cesur, en yüreklikadınları dünyaya şu mesajı verdi: 'Oyveriyorum ama seçtiğim iktidar, ya içeridebir darbeyle ya da bir dış kuşatmaylaengelleniyor. O zaman ben de sadece oyvermekle yetinmem, eyleme geçer verdiğimoyun arkasında dururum" Tıpkı 15Temmuz'daki gibi." Bakan Soylu. Diyarbakır Anneleri'nin eylemininsol siyaset için bir turnusol kağıdı olduğunuda belirtiyor ve son söz olarak şunu ekliyor: "Diyarbakırlı Anneler, siyasilerinbütün ezberlerini bozdu. HDP, yıllarcakadını bir istismar aracı olarak kullandı. CHP ve sol da buna sessiz kaldı. Bugün eğer terör örgütüne katılım 34kişiye inmiş, ikna ile gelen terörist sayısıson bir buçuk yılda 400'ü asmışsabunda Diyarbakır Anneleri'nin katkısıçok büyüktür. Onlarsız bu mücadeleeksik olurdu. Onlar Türkiye'nin demokrasi,barış, kardeşlik ve kalkınma mücadelesininen cesur ve yürekli destekçileri. Onların önünde saygıyla eğiliyorum."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.