Çevremiz ateş çemberine çevrilirken, içeride nelerle uğraşıyoruz. Hiçbir anlamı olmayan 30 Ağustos tartışmalarına bakın. İçi boş bu tartışmaları yürütenler aslında durumdan memnun. Siyasi argümanları haline getirdikleri Atatürk'ün ellerinden alınmasından resmen korkuyorlar. Ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar. Günlerdir "yasaklandı" diyerek kışkırtıcı, öfkeli bir dil kullanmalarının nedeni bu.
Bu çaresizlik aslında AK Parti karşıtı muhalefetin hepsinde var. Yeni bir siyasi perspektif ortaya koyamadıkları gibi hepsi aynı şeyi savunmaya başladı. Bu kervana en son katılanlardan biri de AbdullahGül. Gül, açık açık Atatürk adını verip Kemalist sosyolojiye selam göndererek Türkiye'nin ilk "NeoKemalist"i olmayı başardı.
Gerçek Kemalistlere haksızlık olsa da artık karşımızda "CHP yönetimi ve yeni dostları" gibi klasik-neo karışımı bir "Atatürkçü" blok var. Gül'den Kemal Kılıçdaroğlu'a, Akşener'den İmamoğlu'na, TV yorumcusundan profesörüne o gece esip gürleyen "30Ağustos yasaklandı" dile adeta "bayram" eden onca siyasi aktör, ne yazık ki Türkiye'de nasıl derin bir dönüşüm yaşandığının farkında bile değil. Başkan Erdoğan uzun zamandır Türkiye'de; Osmanlı'yla-Cumhuriyet, devletle- toplum ve bürokrat-askeri vesayetle sivil siyaset arasında yanlış kurulan ilişkileri "mecrasınaoturtma" yani "düzeltme" mücadelesi veriyor. Aslında taşlar yerine oturuyor ve normalleşiyoruz.
İşin şifresini de Başkan Erdoğan bir süre önce açıklamıştı;
"Bu dava, Selçuklu'nun kalbi,Osmanlı'nın vicdanı, Cumhuriyet'in aklıdır..." Artık milli ve tarihi bayramlara da buölçü üzerinden bakılıyor. Bu bir sentezdirve toplumu, eskiyle yeniyi kavga ettirmedengeleceğe yöneltme çabasıdır. Son dönemlerde dikkatinizi çekmiştir,Başkan Erdoğan, her milli bayramısanayi, teknoloji ve bilim eksenli açılışlarve törenlerle buluşturuyor. Heykelaçmanın ötesine geçemeyen muhalefetaklının bunu anlaması zor ama bu tamda Atatürk'ün hayalini kurduğu "muasırmedeniyetin üstüne çıkma" hedefidir.Cumhuriyeti, demokrasi ve hukukla,sanayi ve bilimle buluşturmadıktan sonrarejimin adı "cumhuriyet" olsa da hiçbirişe yaramaz. Adı cumhuriyet olan onlarcadünya ülkesi var ve hiçbirinin esamesiokunmuyor. İşte Türkiye son yıllardaki hamleleriylekendisi için yazılan makus talihideğiştiriyor. Bu tarihi değişimi anlamakiçin sadece son 30 Ağustos gününe bakmakyeterli. O gün Başkan Erdoğan, önceAnıtkabir'deki törenlere, sonra da art ardaçok önemli sanayi kuruluşlarının açılışınakatıldı. "Yerli ve milli" bir yaklaşımla hazırlanan, "Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi:Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası(MESS) Teknoloji Merkezi ve 40 FabrikaAçılış Töreni" gerçekten etkileyiciydi.
O toplantıda Başkan Erdoğan şöyle diyordu: "Birileri istemese de biz 3 kıtanınmerkezi Türkiye'yi küresel bir üretimve teknoloji üssü haline dönüştürmektekararlıyız."
İkinci adres, Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi'nin açılışıydı. Orada ortaya konan hedef çok daha etkileyici ve iddialıydı: "Milli olarak geliştirilen sıvı yakıtlıroket motoru teknolojisinin ilk uzaydenemelerine başlayacağımızın müjdesiniburadan vermek istiyorum"
Bütün bunlar Külliye'deki "Zafer Gecesi"gösterisiyle tamamlandı. O gece müzik de vardıama geceye yine teknoloji damgasını vurdu.300 İHA ile yapılan ışık gösterisi muhteşemdi. Gökyüzünde çizilen Atatürk silüetiaslında törenler üzerinden "büyük siyasikavga" verdiğini sananlara "akılla" verilenbir cevaptı. Anlarlar mı dersiniz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.