Bugün 86 yıl sonra Ayasofya'da ilk cuma namazı kılınacak. Bu yüzyılın başında eski İtalya Başbakanı
Romano Prodi Türkiye'nin gelecekteki rolünü tarif ederken şöyle diyordu:
"Türkiye otonom bir ülke..."
İşte Ayasofya'nın 86 yıl sonra camiye dönüşü o otonom Türkiye'nin iradesini gösteriyor. Ne yazık ki ana muhalefet partisi CHP, hala dünyanın nasıl değiştiğini ve Türkiye'nin bu değişimde nasıl bir rol üstlenmek istediğini görmüyor, doğru okumuyor. Bu yüzden de Ayasofya'daki ilk cumaya katılma konusunda
Attila İlhan'ın
İsmet Paşa çizgisi dediği
"Batıcı" tavrını sürdürüyor.
Bu yüzden de CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı
Ali Erbaş'ın cuma davetini,
"İbadetin kameralar önünde gerçekleştirilmesini hiçbir zaman doğru bulmadığını belirterek" geri çeviriyor. Aslında başka bir gerekçe bulsa çok daha samimi olurdu. Çünkü Kılıçdaroğlu, geçmişte ve işine geldiğinde
"ibadeti" kameralar önünde yapmaktan ya da yapılmasından hiç rahatsız olmadı.
Birkaç örnek verelim. Tarih 19 Mart 2011, genel seçimlere üç ay kala Balıkesir'in Havran ilçesinde Camii Kebir'de Çanakkale Savaşları'nın simgesel isimlerinden, tek başına 276 kiloluk top mermisini namluya sürerek
"Ocean Zırhlısı"nın batırılmasını sağlayan
Koca Seyit için okutulan mevlide katıldı. Camide çekilmiş boy boy fotoğrafları var.
Benzer fotoğrafları Bosna gezisinde de gördük. 26 Nisan 2012'de Bosna'ya giden
Kılıçdaroğlu, Mostar'daki Bektaşi Alperenler Tekkesi'nde akşam yemeği yedi. Sonra da Saraybosna'da Bosna'nın güzel sesli hafızları, Türkçe ve Boşnakça ilahiler ve Süleyman Çelebi'nin mevlidinden pasajlar okudu. Kuran-ı Kerim tilaveti dinlendi. Dikkatinizi çekmiştir, o gezi
Kılıçdaroğlu'nun ilk yurtdışı gezilerinden biriydi ve gezide Kılıçdaroğlu bugün FETÖ olarak karşımıza çıkan karanlık örgütün okullarını da gezdi, onlara övgüler düzdü.
Ama şimdi Türkiye'nin çok tarihi bir gününde Ayasofya'da cuma namazı kılmayı
"kameralar önünde ibadet etmeyi hiçbir zaman doğru bulmam" gibi uyduruk bir gerekçeye dayandırarak
"ulusal" bir tavır almaktan kaçınıyor. Bu aslında CHP'nin neden tek başına iktidar olamadığının da cevabı... Ama çok daha vahim olanı, o günlerde CHP çevresinin F-Tipi dediği insanlarla ortak mevlit dinleyen
Kılıçdaroğlu'nun, bugün seçilmiş Cumhurbaşkanı ve diğer siyasilerle birlikte Ayasofya Camii'ne gitmemesi. Bunun gerekçesi de sadece
"ilkeler" olamaz.
O ilkeler boy boy fotoğraf verilen Havran'da veya Bosna'da neden hatırlanmadı? Ya da o ilkeler, son yerel seçimlere iki hafta kala İstanbul adayı
Ekrem İmamoğlu, Eyüp Sultan'da kameralar karşısında Yasin okurken yok muydu? Hatta Almanya'da kilisede mum yakıp dilek tutarken hiç mi aklına gelmedi?
Siyaset üretmeyince veya başka niyetlerle siyaset yapılınca, siyasi ilkeler de işe yaramıyor.