Kovid-19 salgını bütün dünyayı test ediyor. İktidarları, muhalefeti, eski veya yeni nesil siyasetçiyi, doğaya bakışımızı, alışkanlıklarımızı, değer yargılarımızı test ediyor. Bu testin ilk ve en çarpıcı sonuçlarını siyaset dünyasında göreceğiz.
Dün Türkiye'deki eski ve yeni muhalefet partilerinin korona günlerindeki sınavına değindim.
O cephede gözünü genele diken bir aktör daha var; "Yeni nesil siyasetçi" diye öne çıkartılan İBB Başkanı Ekremİmamoğlu...
İmamoğlu da korona günlerinde irtifa kaybeden siyasetçilerden biriydi. Daha önce sel ve deprem felaketlerinde olduğu gibi bu kez de daha işin başında kötü bir sınav verdi.
İlk aklına gelen sokağa çıkma yasağı dayatması karşılık bulmayınca, belki de inadına çok tartışılan ve riskli bir ulaşım stratejisi izledi. Otobüs ve metro sefer sayılarını azalttı. Ekibi de bununla yetinmedi ve ortaya "fazilet durağı" yalanı çıktı. İmamoğlu da "AKP, kalabalıkları otobüslere bindiriyor" yalanını medyaya "kanım dondu" gibi dehşet verici bir ifadeyle taşıdı.
Oysa gerçekte o duraktan "47 AKP'li"binmemişti. Bu yüzden de SABAH'tanKenan Kıran hala işin peşinde ve soruyor; "O otobüse binen 47 AKP trolünügösterin."
Bu sınavdaki başarısızlığı sürerken bukez devreye "tehdit" meselesi girdi. Biri,İmamoğlu'nu "Senin kanını akıtır, sanaiçiririm" diye tehdit ediyordu. Bir siyasetçininbu kadar pervasız tehdit edilmesi elbetteciddiye alınmalıydı, alındı da... Ancakİmamoğlu'nun çevresi ve yandaş medyasıbu tehdidi kullanarak, AK Parti çevresini imaediyor ve suçluyordu. Allah'tan saldırganınbulunması uzun sürmedi ve gerçek kısa süredeortaya çıktı. Tehdit eden Tuna Görgünoğluisimli, 2018'de CHP'den milletvekili adayadayı olan bir avukattı ve İmamoğlu'nuCHP'nin başına yakışmadığı için tehdit ediyordu.
İşin hukuki süreci devam edecek ama siyaseten şu söylenebilir, önyargılar ve bu tür kirli çabalarla hiçbir yere varılmaz.
İçimizdekiyalan makineleri
Hükümet, sağlık çalışanları, sivil toplum örgütleri küresel salgını en az zararla atlatmak için canla başla çalışırken birileri de yalan makinesi gibi boş durmuyor.
Sonunda o yalan makinelerinden biri şunu bile söyledi: "Kendi milletinemaske vermekten aciz bir yönetimdünyanın her tarafına para dağıtıyor."
Bir başka meczup gazeteci ise ABD'nin nasıl çaresizlik yaşadığını bildiği halde New York Times gazetesine Türkiye'yi şikayet ediyordu.
Gerçek şu ki, Türkiye, koronavirüse karşı eksiklikleri olsa da ilk önlemleri alan ve hayata geçiren ülkelerin başında geliyor. Bu hazırlığı nedeniyle hem milli geliri 40 bin doları aşan Almanya ile kıyaslanıyor hem de dünyanın gelişmiş birçok ülkesine maske ve sağlık teçhizatı yardımında bulunabiliyor.
Örneği var mı bilmiyorum, AB veya ABD'de bile binlerce insan sağlık hizmeti alamazken, Türkiye'de korona hastalarına devlet ve özel hastaneler dahil bedava hizmet veriliyor, bedava maske dağıtılıyor.
Bunu içerideki o meczuplar görmüyor ama dışarıdakiler görüyor. Bakın Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Temsilcisi Pavel Ursu, Türkiye'yi koronavirüsle mücadelede örnek ülkelerden biri olarak niteliyor ve şöyle diyor: "Türkiye, tanı kapasitesi ve Kovid-19 ile mücadelede tedavi konusundakiharika çabaları sayesinde örnek ülke. Türkiye bu süreci, vaka ve ölüm verilerinielektronik ortamda yaptığı doğrupaylaşımlarla şeffaf olarak yürütmektedir."
İşin belki de en garip tarafı bu gerçeği,virüsle mücadelenin içinde yer alan TürkTabipleri Birliği de gördüğü halde söylemiyor.
Neden acaba?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.