Büyük krizler, derin yıkımlar getirdiği gibi büyük fırsatlar da sunar. Bu siyasetten ekonomiye, bilimden teknolojiye her alan için geçerli. Koronavirüsün ne kadar süreceği henüz bilinmiyor ama şu an itibarıyla bile dünya ölçeğinde siyaseti de ekonomiyi de derinden etkiledi.
O etkiyi en aza indiren ülkeler gelecekte var olacak. Bunu da ancak iktidarı ve muhalefetiyle partilerin üreteceği siyaset belirleyebilir. İktidar süreci kötü yönetse bile muhalefet umut vererek o boşluğu doldurabilir. İşin doğrusu yaşanan tehlikeye karşı doğru önlem alan, doğru öneriler getiren ayakta kalır, öteki varlığını sürdürse bile etkisizleşir ya da tamamen siyaset sahnesinden silinir.
Korona salgını sadece Türkiye'yi değil dünyayı böyle bir seçeneğin eşiğine getirdi. Türkiye'de korona salgınına karşı, AK Parti iktidarının nasıl bir siyaset izlediğini ve sağlık altyapısı dahil geleceğe nasıl hazırlandığını birkaç gün önce yazdım. AK Parti ve kadroları, birçok eksiğine ve yalnızlığına rağmen güçlü bir liderlik ve siyasi öngörüyle 17-25 Aralık'la başlayan 15 Temmuz ve terör saldırılarıyla devam eden derin krizleri aşarak ciddi bir tecrübe kazandı.
Şimdi o tecrübenin ışığında dünyayı sarsan küresel salgınla mücadele ediyor. Nasıl sonuç alacağını yakında görürüz.
Peki, muhalefet ne yapıyor? Nasıl bir vizyon ortaya koyuyor ve nasıl bir gelecek umudu veriyor?
MHP büyük oranda AK Parti'yle birlikte hareket ettiği için onu bir yana bırakıp muhalefet cephesinde yer alan partilere bakalım. Meclis'te grubu veya üyesi olan şu 4 parti (CHP, İP, HDP ve SP)'nin korona salgınının başladığı günden bu yana, söylediklerini alt alta koyun hiçbirinin diğerinden farkı yok. Daha vahimi, virüs gibi bütün insanlığı tehdit eden bir salgın karşısında bile muhalefet etmek mecburiyetindeymiş gibi kötü siyaset yapmaları. Her krizde, her felakette hep aynı negatif siyaset tarzıyla çıkıyor bu partiler toplumun karşısına. "Ölüm sayısını gizliyorlar, paylaşılanrakamların doğru olmadığına inanıyoruzya da yakında İtalya'yı geçeriz."
Siyaset üretmeyen bu muhalefete destekolmak için yola çıkan iki parti daha var; Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın partileri... Onların durumu da farklı değil. Doğrusu salgın sürecinde kimsenin onların ne söylediğine bakmadığı gibi onlar da dişe dokunur bir şey söylemedi. Nihayet uzun süre ortalıkta görünmeyen Ahmet Hakan'a göre "havlu atan" Ali Babacan, ortaya çıktı ve Amerikan Portakalı Fatih'i bile aratmayan bir açıklama yaptı. Portakal, bir süre önce "Devlet mevduatlara el koyabilir" gibi ipe sapa gelmez bir yalan söylemişti. Doğrusu bunu ancak başka bir ülkenin hizmetinde olan biri yapabilir diye düşünmüştüm. Peki benzer bir güvensizliği uzun yıllar Başbakan Yardımcılığı yapan AliBabacan'ın yaymasına ne demeli?
Kim ne der bilemem ama halkın ne dediği ortada ve anketlerde görülüyor. Şu sıralarda hangi kamuoyu yoklamasına bakarsanız bakın, AK Parti ile ikinci sırada onu izleyen CHP arasındaki oy farkı hala yüzde 20'ler civarında. Bu gerçek CHP'yi hiç mi rahatsız etmiyor? "Biz nerede yanlış yapıyoruz?" diyen bir CHP'li çıkmayacak mı?
Optimar Araştırma'nın mart ayında yaptığı koronavirüs araştırması da iktidarın başarılı olduğunu, muhalefetin ise iyi bir sınav vermediğini gösteriyor.
Katılımcıların yaklaşık yüzde 75'i virüse karşı alınan önlemleri başarılı buluyor. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'ya destek de yüzde 50'nin üstünde. İşin özeti şu; bu kriz zemininde bile muhalefet partileri düşerken iktidar partisi oyunu koruduğu gibi "güven" de duyulan tek parti. Belki de bu yüzden muhalefet uçlara savruluyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.