İstanbul Barosu'na üye bir grup avukat eylem yapmış ama eylemden çok, bu eyleme çağrı sürecinde yapılanlar dikkat çekiciydi.
Önce Baro Başkanı, tüm üyelerine "gelmeye mecbursun" cümlesini de içeren emrivaki bir edâyla yazılmış 'davet' gönderdi. Zira İstanbul ve Ankara Barosu'nun avukatlarına yıllardır lâyık gördüğü muamele bundan fazlası değildi. Öyle ya, her seneİstanbul'da staja başlayan 3.000gencin derdiyle ilgilenmek yerine,Canan Kaftancıoğlu'na müvekkiliadına suç duyurusunda bulunanavukat üyesine soruşturma açmak bu güruhiçin daha önemliydi. Ne de olsa müvekkilinCumhurbaşkanı'nın İletişim Başkanı olmakgibi büyük bir 'suçu' vardı...
"Tarafsız Cumhurbaşkanı" mitini savunurken de aynı oyuna başvurmuşlardı. Darbeleri desteklemiş, generallikten terfi etmiş, başbakanın eşinin başörtüsüyle uğraşmış cumhurbaşkanlarımızın hepsi tarafsızlık destanı yazarak tarihe geçmişlerdi oysa! Hukuku siyasallaştırmanın âlâsınıyapıp, bugün bize tarafsızlık hikâyelerianlatıyorlar. Daha beş yıl önce, üstelikhenüz hâlâ İstanbul Barosu'nun Başkanıiken Ümt Kocasakal CHP'ye üye olmuştu. Başvurusunu Kılıçdaroğlu bizzat imzalayıp,kendisini tebrik için aramıştı. Peki Kocasakal,bu açıkça siyasî tavrını nasıl savunmuştudersiniz: "Hiçbir beklenti içindeolmaksızın, bir nefer olarak bu yolagirdim."
"Tarafsız baro"ymuş; peh!
Gelelim en güncel örneğe... CHP'nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, dünkü baro eylemi için sosyal medya hesaplarından aynen şu çağrıyı yaptı mesela: "İstanbul'da ki partili bütünavukatlarımızı eksiksiz SavunmaMitingine destek vermeye davetediyorum."
Canan Hanım, burda sadece -ki ekini yanlışkullanmamış. Çok önemli bir yanlışa daha imzaatmış: "Partili avukatları" olduğunu ve onlarıistedikleri gibi yönlendirebilecek iradeyesahip olduklarını itiraf etmiş. Hâlbuki ne güzel kandıracaktınız hepimizi. Bir zamanlar kapısına "Başörtülü giremez"tabelası astığınız baronuzun tek derdininavukatların hakkını savunmak olduğunu,yeni düzenlemenin partizanlığa yol açacağınısöyleyecektiniz. Oysa tek cümlede zaten"partili avukatlarınız" olduğunu izhar ettiniz.
Canan Hanım gerçeği ağzından kaçırmasaydı, güzel hikâyeydi aslında. Fakat gerçek ortada: İstanbul ve Ankara Barosu gibi birçok baroyönetimi, CHP'nin yedeğindedir. On yıllardırböyledir ve yeni düzenleme ile barolardaki siyasîhükümranlık dönemi de sona erecektir.
Erdoğan, eşcinsellerle ilgili nedemişti?
Bir video dolaşıyor. Başkan Erdoğan'ın, daha başbakan olmadan önceki bir televizyon röportajındaki sözleri cımbızlanıp sadece şu kısım veriliyor: "Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleriçerçevesinde yasal güvence altına alınmasışart."
Bu sözler üzerinden Erdoğan, sanki eşcinselevlilikleri savunmuş gibi yansıtılıyor. Bunun doğruolmadığını anlamak için Erdoğan'ın başbakanseçildiğini hatırlamak yeterli. Zira bunusavunan birisinin Türkiye'de, hele 2002'debaşbakan seçilme ihtimali yoktu.
Peki ne demiş Erdoğan, o cümlenin devamında: "Zaman zaman bazı televizyon ekranlarındaonların da muhatap oldukları muameleleriinsani bulmuyoruz."
Hatırlarsanız AK Parti'den önce eşcinselleresokak ortasnda rahatça saldırılabilir, özellikle de travestilereyönelik çok çirkin muamelelerde bulunulabilirdi. Bugün isteyen istediği kadar inkâretsin, eşcinsellerin güven içinde hayat hakkınıtesis etmiş olan iktidar AK Parti'dir. YaniErdoğan, sadece o sözlerinin arkasında durmaklakalmamış, sözünü de yerine getirmiş.
Ama bazıları manipüle etmeden haber yapamadığı için yazımın bir kısmını ayırmak zorunda kaldım. Vakit israfı medya sağ olsun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.