Siparişler dağ gibi...
Bekleyenler kuyruk yapmış...
Akşam inmiş, herkes yasak başlamadan evine dönmek istiyor.
Burger zincirinde çalışan gençlerin artık androide dönüştüğü saatler...
Kan ter içindeler.
Paketini bekleyen şık şıkıdım anne, iki çocuğunu bir türlü zaptedemiyor...
Kasa önündeki adam huzursuz; peynir çubukları mı, yoksa soğan halkası mı?
Fakat
tezgâhın arkasındaki iki genç kız, maskelerinin
ardından belli olan gülümsemeleriyle
servise devam ediyorlar.
Kasaya bak, bir koşu kolaları doldur, sonra patatesleri...
Afiyet olsun, iyi akşamlar demeyi de ihmal etmiyorlar.
İçlerinden birinin kuyruktaki miniklere kaçamak bir bakış atıp hafifçe daldığını fark ediyorum.
Belki küçük kardeşi var ve
kısıtlı maaşından ona oyun hamuru ve bebek almayı aklından geçirdi.
Hemen yakındaki oyuncak mağazasına baktı mı acaba?
Her şey o kadar pahalı ki...
***
Farkındasınızdır...
Dergiler medyası ve Hürriyet gazetesi kültürü(!)
nün yaygınlaştırdığı bir
"kadın kahramanlarımız" anlayışı
var.
Bu kültür şimdilerde Instagram gibi sosyal paylaşım platformlarına da egemen olmaya başladı.
Hele 8 Mart yaklaşmaya görsün...
Neymiş?
Üreten, fark yaratan, sözü olan kadınlar toplumun kahramanlarıymış...
Kadınlar
"hayalleri kadar güçlüymüş..."
Falan filan...
Bu sözlerin yanlarına da can sıkıntısına çare olsun diye koca veya baba parasıyla işyeri açıp vakit geçiren kadınların fotoğrafları koyuluyor.
Hele
kadın girişimciysen eller üzerinde uçuruluyorsun...
Biraz altını kazırsanız, reklam kokusunu alıveriyorsunuz.
Sadece şirket vesaire reklamı değil, bir hayat tarzının, bir
"sınıf egemenliğinin" reklamı...
Kırk yıllık gazeteci olarak bu
"numara"dan bıkıp usandım artık!
8 Mart'a gelince, yahu o zaten Dünya Kadınlar Günü değil,
Dünya İşçi Kadınlar Günü'ydü, siz bozup bu hale getirdiniz.
***
Benim
"çalışan kadın kahramanlar"ım açık...
Yazımın girişinde bir örneğini verdim işte!
Listeyi uzatabilirim...
Ucuzluk marketlerinde ancak üç gün dayanılabilecek çalışma koşullarına aile bütçesine katkı yapabilmek için aylarca dayanan genç
kadınlar mesela...
Merak ediyorum, ne zaman onlardan söz etmeye başlayacağız.
Onların
"farklı" bir şey yapmadıklarını; hayalleri ve sözlerinin olmadığını sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz.
Girişimcilik mi?
Bir gün tepeleri atar, hepimize sert biçimde
girişirlerse, görüşürüz!