En küçük parçamızı dahi istihzaya emanet edemeyiz. Haindir. Oynar ve elinden düşürür. Merhamete hiçbir zaman vekalet edememiştir. Dibe inemez. Fenomende kalır. Sevimli fakat sadisttir istihza. Öperken ısırır, başını kopartacak kadar. (
PEYAMİ SAFA / Yalnızız)
***
"Dur ve düşün" dedi kedi, nihayet; "O tip seni korkutuyor, çünkü söyledikleri gerçek." (
SOSUKE NATSUKAWA / Kitapları Kurtaran Kedi)
***
Şimdi Torino Atı'nı seyrediyorum. Ne kadar örselenmiş, haksızlığa uğramış olursa olsun hiç kimsenin kendini kırbaçlanan atın yerine koymadığını anlıyorum. Nedense herkes kendini Nietzsche sanıyor. (
MUHSİN MACİT / Fazla Uzaklara Gitme)
***
İşte benim sevgiyle imtihanım böyle oldu hep. Ne zaman sevildiğimi hissetsem, anlaşılmadığımı hissettim. Ya da anlaşılmadığım nispette sevildim. (
FATİH BAHA AYDIN / Karanlıkta)
***
Ruha giden yolları havada çizen yalnız kokularıdır. Burnu tıkalı bir insan, bir kör ve bir sağırdan ziyade hayatın güzel bahçesi ortasına atılmış bir bedbaht ve bir sersemdir. (
AHMET HAŞİM / Frankfurt Seyahatnamesi)
***
Özlem, dünyaya rengini veren griliktir. (
ORUÇ ARUOBA / Uzak)
***
Uyumadığımı fark eden annem odama geldi. Huzursuzluğumu anlamış olacak ki, "Sakin ol, her şey yoluna girecek" dedi. Sustum. Nasıl cevap verebilirdim ki? Çocuklar büyüyüp birer yetişkin olduklarında, onlara çocukken söylenenlerin doğru olmadığını anlarlar ama kendi çocuklarına da eski yalanları söylemeyi sürdürürler. (
STEFANO BENNI / Tatlı Hayat)
***
Birazcık taze su ve birkaç dakikalık bekleme karşılığında, onlara nisyanın ve ebedi huzurun içkisini sunan ıhlamur çiçeği... (
CHRISTIAN BOBIN / Hayaletlere Duyulan Sevgi)
NOT: Bundan böyle her ayın son pazar gününde geçen ay içinde okuduğum kitaplardan altını çizdiğim satırları buraya aktarmak istiyorum. Şunu da ekleyeyim; son zamanlarda edebiyatla bağlantım azaldı, günlerim sosyal bilimler alanından kitap ve makaleler okumakla geçiyor. Ancak yılın son ayına "
Yalnızız" ve "
Karanlıkta"yı sıkıştırmış olmaktan çok hoşnut kaldım.