Belli ki, yıllardır ders çalıştırıyorlar ama kendileri hiç çalışmıyorlar! Nasılsa, kariyerleri akademik otoyolda sürücüsüz otomobil gibi... Sonra TV'lere çıkıp
uzman profesörlüğünüzü (!) geniş kesimlere de kabul ettirdiniz mi, değmesinler keyfinize...
Ama pandemi geldi, büyü bozuldu. İşler karıştı. Şimdi bakıyorum da... Ellerindeki mobil iletişim cihazının giderek "ofis"e dönüşmekte olduğundan habersiz "
ofissiz olur mu canım, salgın biter eski hale döneriz" diyen sosyal bilimciler, dünya ticaretinin yüzde 80'den fazlasının deniz yoluyla yapıldığını hiç fark etmemiş uluslararası ilişkiler uzmanları ve daha neler, neler... Düşünsenize, bu arkadaşlar pandemi öncesinde "
dünya gelecekte şöyle olacak, bölgemiz böyle olacak" diye anlatıp duruyorlardı.
***
Bir de mahalledeki arsada top oynarken mızıkınca babasını çağıran çocukları andıran profesörler var. Üstelik ne çoklar ve nasıl da hepsi birbirine benziyor! Hemen satır aralarına "
Ben Amerika'dayken hocam John..." türünden laflar sıkıştırıyorlar. "Amerika görmüş profesör" kalıbının 1950'ler, 60'larda kaldığından haberi olmayan bir hal. Sen her hafta değişen dünyanın hızına ayak uydurma, hiç ders çalışma ama hocan John gelip tartışmada seni kurtarsın! Yok öyle bir şey!
John şu an canını kurtarmaya çalışıyor zaten.
***
Size de geliyordur öyle SMS'ler... Bir giyim firması mesela sabahın köründe şöyle diyor size: "
Sonbahar şıklığını özlediniz mi? Bot, çizme ve çantalarda indirim..." Hayır! Özlemedim! Özleyen olduğunu da sanmıyorum. Sade insanlardan söz ediyorum tabii... Herkes geçen yılın sonbaharından kalan kıyafetlerle idare edecek gibi görünüyor. Sürekli yeni şeyler almaya ihtiyacımızın olmadığını fark ettiğimiz günlerdeyiz.
Şıklığın tanımı da değişecek, şüpheniz olmasın. Endüstri 2021'e bu çerçevede hazırlanmalı...
***
Gelecek dönemde
damak tadı daha fazla önem kazanırsa şaşırmam. Çünkü evde ve dışarıda atmosfere
neşe eklemenin en hızlı yolu damak tadından geçiyor. Ben "
dimağ tadı"nı tercih ederim diyorsanız, katılırım ama o daha yavaş seyrediyor. Geçen hafta Moda'da daracık bir kapıdan girdim, şahane bir pastacıyla karşılaştım:
Lil Bake. Badem unlu, ortası krema, üzeri fıstık, karamel ve çikolatalı "snickers"larını öneririm.