Tanıştığımıza sevindim... Belki
tanıdığımda üzüleceğim.
***
İyi bir insan mı olmak istiyorsun? Tamam! O halde kendini "
iyi hissetmek" için çabalamaktan vazgeç.
***
Farkındasınız değil mi? Zannetmekten
düşünmeye bir türlü geçemiyoruz.
***
Bilmiyor, bilemiyor fakat sürekli malumat biriktiriyor. Odaklanamıyor ama sürekli göz gezdiriyor. Düşünmüyor ama sürekli YouTube videosu çekiyor. Sonu ne olacak acaba? Olumsuz düşünmeyelim. Belki çok gözde bir üniversitemizde parlak bir "
genç profesör" olacak.
***
Şımarık umut, mızmız umutsuzluk... İkisi de aynı kökten; "
şimdiki zaman" karşısındaki körlüğümüzden
filizleniyor. Bu gerçeği salgın
günlerinde daha iyi anladım.
***
"Umuda inanıyorum" diyor. Şimdi ona nasıl anlatmalı ki, bunlar
seküler hayatın kof gevezelikleri... Binlerce yıl boyunca insanlar Tanrı'ya inandıkları için umutluydular. İkisi arasındaki farkı gel de günümüz insanına anlat! O yüzden de gençler hayallerini "umut" sanıyor, hayal kırıklığı yaşayınca da umutsuzluğa düşüyorlar.
***
Vay canına! 2013 yılının yaz aylarında şu notu düşmüşüm: "
Dostlar yok artık, herkes kendine konjonktüre uygun müttefik seçiyor." Durum değişti mi? Hayır, pekişti.
***
Çoktandır insanları da eşyalar gibi sınıflandırmamız isteniyordu: Hikayesi olan arkadaşlıklar, birikmiş anılar, ilginç karşılaşmalar... Neyse ki, salgın sonrası bu şapşallıklar sekteye uğradı. Ama sırada yenisi var: Şimdi herkes aynada kendine bakıp "
ilginç bir hikaye" arıyor.
***
Internet kitapçılarında "raflar" tıka basa dolu. İnsan hangi birini sepetine atıp satın alacağını şaşırıyor. Okunması gereken ne çok kitap var... Lakin hakiki okur sürekli kitap peşinde koşan okur mudur? Sanmam! Ona belki "okuma fetişisti" denebilir ya da yeni doz ihtiyacından kıvranan kitap bağımlısı olduğu söylenebilir.
Gerçek okur kitap değil, bir mesele veya yazar peşinde koşar.
***
Yayıncılarla okurlar arkadaş olabilirler mi? Her zaman değil.
Çünkü yayın dünyasının trendleri, reklamlar,
imza günleri, indirimler falan
iyidir, hoştur da,
okur olmak özünde münzevi bir etkinliktir.