İşaretlerle yürüyorlar...
İşaretlere dikkat etmek gerekiyor, diyorum...
Çünkü bu işaretleri doğru okursak, devasa bir sosyolojinin nasıl zehirlendiğini; zihinlerin nasıl uysalca toprağına ve benliğine yabancı bir geleceğe sürüklendiğini net biçimde kavrayabiliriz.
CHP'lilerin
"İzmir'in dağları" marşı çılgınlığını bile geride bırakıp hızla Avrupa'nın radikal meydanlarının "
çav bella"sına doğru sürükleyen rüzgar hafife alınamaz.
On yıl önce falan birdenbire patlayıp düğünleri bile etkisi altına alan "
hep zeybeğe kalkalım" kafasını şaşkınlıkla izliyorduk.
Aynı ekip şimdi "
ah o gemide ben de olsaydım"
şarkısına eşlik ederek
kalipso dansıyla milli gün kutlamalarına geçti ve bütün
bunlar kendiliğinden olan şeyler
değil...
***
Hiç şüphesiz...
Dilek İmamoğlu'nun meşhur elbisesini dikebilecek
yüzlerce terzi veya moda evi varken Barbaros Şansal'ın seçilmiş olması ve bu durumun sosyal medyadan özellikle yayılmış olması da aynı
"network" çalışmasının bir parçasıdır.
Birkaç yıl önce "
bokunda boğul Türkiye" deyişiyle
dikkatleri çekmiş, her
fırsatta ülkesini
"kanser coğrafyası"
olarak tanımlamış
birinin çizgileri ve zevkiyle
Cumhuriyet kutlamasına
çıkmak...
Daha birkaç ay önce Brüksel'de
Fetöcülerin toplantısına gidip sonra medyaya "bu insanların duyulur olmasında faydam olduysa ne mutlu bana!" açıklaması yapmış birinin giysisini seçmek...
İmkansız rastlantılar...
Bir elbise tasarımından daha büyük bir tasarı.
Şimdi bu tablonun üzerinde durmayıp "olmuş işte!" diyerek geçelim mi?
***
Ama muhalefetin bir kesiminin kullandığı ve kendi seçmen tabanının hipnoz altına alan "
işaret dili"nin anlattığı şeyleri siyaset magazini çerçevesinde görmek aldatıcı olur.
Şu Kıbrıs'ın "rahat" bırakılması konusu mesela...
İmamoğlu'nun seçilmeden önce Kıbrıs ziyareti, Tunç Soyer'in Kıbrıs açıklaması, KKTC'de Akıncı'nın ettiği laflar ve dün konunun "terzi yamağı Barbaros Şansal"ın "Kıbrıs'ı işgal ettik" dediği videoya kadar gelmesi...
Bütün bunlar
Avrupa'nın, İsrail'in, Mısır'ın birleşip Kıbrıs'ı Türkiye'ye karşı
fiili ve kültürel zayıf halka ve bir tür tehdit odağı yapma
planlarını açığa vurdukları
dönemde oluyor.
Bir durup sormalı?
Ne oluyor?
Ne planlanıyor?
Yok mudur, bu muhalif sosyoloji içinde "
delirdik mi biz yahu, ne yapıyoruz?" diyecek milli unsurlar?