Mademki, AKPM'nin bu şanssız,talihsiz ve yanlış kararı çıktı gelinnalına ve mıhına vurarak birdeğerlendirmede bulunalım.
Öncelikle belirteyim. Ben Avrupa'yı, AB'yi nihai hedef görmemiz gerekir diyenlerdenim. Bunu yıllar yılıdır yazıyorum.
Türkiye 'gerçeği' bunu gerektiriyor. Osmanlı'dan berigelen tarih bunu dayatıyor.
Gelin görün ki, şimdi, daha çok anlıyorum, Avrupa'nın Türkiyeile bir sorunu var. AB, asla ve asla Türkiye'yikendi içinde istemiyor. Kültürel ve tarihselnedenler doğuruyor bututumu. Şimdi onların üstünesiyasal nedenler eklendi.
Fakat 'şimdi'yi paranteze almakta beis yok.
Bir Avrupa, bir AB düşünün, Türkiye ile 60senedir müzakere yürütüyor ve hâlâ yürütüyor.
Ve bugün gerisin geri gidiyor Türkiye ile olan ilişkiler.
Böyle bir duruma bakıp, hayır AvrupaTürkiye'yi istiyor demek mümkün mü?
İsteyen desin, gerçek benim söylediğimdir.
Hele İslamofobinin dağı taşı tuttuğu, yabancı düşmanlığının başını alıp gittiği bir dönemde Avrupa'dan Türkiye'ye yakınlık beklemek olmayacak duaya amin demekten öteye gitmez.
***
Şimdi işin bize ait kısmına dönelim.
Avrupa Türkler uzak dursun deyince Türkiye AB'den uzak durmalı mı sorusunun cevabı bin kere hayır olmalıdır.
Türkiye AB'ye girmeyince bir şey kazanmayacak.
Evet, haksızlığa uğradığımız duygusu, evet, bir çocuk gibi denetlenmemiz, evet, hakkımızda ileri geri konuşulması bizi rahatsız ediyor. Edecek. Hepsinden önemlisi, şu belirttiğim basit gerçeği, yani bizi tarihsel ve bin türlü nedenle içlerindeistemedikleri gerçeğini bile bile direnmek, istenmediğimiz bir yerde durmak gibi bizi rahatsız ediyor. Edecek.
Fakat bütün bunlara rağmen Türkiye direnmeyi sürdürmelidir.
Hiç öyle 'Avrupa çıpası' olmazsa Türkiye bir şey yapmaz, Tanzimat'tan bu yana ne yapmışsak hepsinin altında Avrupa'nın katkısı, yol, yön göstermesi vardır türünden sözlere kulak verenlerden değilim. Tersine, temel bir sosyoloji gerçeğini benimsemişimdir.
Bir ülke bir dönüşüm yaşıyorsa bu öyle 'aşı'yla, su taşımayla olmaz. Toplumun kendi gerçeği onu gereksindiği ve gerektirdiği için o dönüşüm gerçekleşmektedir.
Bizim Batılılaşmamız da tüm toplumsal oluşumlarımız da bu minval üzere seyretmiştir.
***
Avrupa'da direnmeliyiz. Çünkü çıkarımız bu yöndedir. Hele bugünkü günden sonra, yani Türkiye ulaştığı bu yerden sonra, Avrupa'nın bu derecede içinegirmişken ona ne diyerek sırtını dönecek, ne diye sırtını dönsün? Ekonomik vekültürel ilişkilerimiz, tersine, bugün elimizi Avrupa'nın içinde daha fazla tutmamızı, Avrupa masasında muhakkak kalmamızı gerektiriyor. Avrupa çerçevesinde karşı çıkacağımız, direneceğimiz her şeye o masada oturarak daha fazla karşı çıkıp direnebiliriz.
Türkiye eğer iddialı bir ülkeyse o iddiası Avrupa ile olan ilişkisi nedeniyledir.
Avrupa'dan kopmuş Türkiye'nin ne iddiası olacak, bunu düşünmek dahi abestir. Kaldı ki, Türkiye yapması gerekenleri Avrupaveya AB istediği için değil, kendisi için, uygar bir ülke olmayı seçtiği için yapmalıdır. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü,demokratik kurallar ve koşullarve benzeri daha bin türlü ilkeyi Türkiye ABolmasa karşılamayacak mı? Bunu düşünmekve her şeyi bir AB koşulu olarak görmekTürkiye'nin kendisine yapacağı enbüyük saygısızlık ve haksızlıktır.
Türkiye Avrupa'dır, Avrupalıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.