Nasıl olur da Orlando'da bir kişi bir gece kulübünü elindeki silahla tarar ve 50 civarında insanı katlederken başka bir şey üstünde düşünürüz?
Yeryüzünde hiçbir şey şu anda bu olaydan, onun da bir parçası olduğu küreselterör olgusundan daha önemli değil. Paris'te dökülen kanlar henüz kurumadı. Türkiye ise kan kokuyor. Gece gündüz başka başka terör saldırılarının hedefindeyiz.
Ne yazık ki, şu terör dediğimiz hadise kendisiyle sınırlı değil. Bir kere kendisi başlı başına bir bela. Fakat hızla kendisini aşıyor.
Aşıyor. Çünkü bir insanın neden ve nasıl radikalleştiği, bir canlı bombaya dönüştüğü bugün başlı başına bir sorun.
Daha geçenlerde yayınlanan Violent ExtremismOnline isimli kitapta yer alan makaleler şu 'siberçağda', internet dediğimiz uzayın nasıl bir terörizmyatağı olduğunu, daha doğrusu olabileceğini gösteriyordu.
Fakat mesele onunla sınırlı değil. Küresel terörizm hiç akıl edilmeyen bir insanın da son derecede kanlı bir terörist olmasıyla ilgili. Hal böyle olunca devletler o teröristi veya terörizmi önlemek için bugüne kadar uyguladıkları hukuk sınırlarını zorlayan ilkeler, yaptırımlar içine girmek zorunda kalıyor. Şimdi bizde de tartışılan 'önleyici vuruş' türünden yaklaşımlara yöneliyorlar.
Bir kere bu, demokrasi mi güvenlikmi yaklaşımını hızla devre dışı bırakan birmodel.
İkincisi ve daha beteri, Fransa veOrlando hadiselerinin, Charlie Hebdobaskınının getirdiği, mevcut İslamofobiylebütünleşen, onu daha da ağırlaştıran yenipozisyonlar.
***
Evet, bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor.
Dünya bütün bu olaylarla birlikte, büyük bir hızla, her geçen gün boyutları biraz daha büyüyen bir İslamofobiye sürükleniyor. Bundan sonra Batı ile geride kalan dünya arasında bu zıtlaşma, bu çelişki yaşanacak.
Bunun neticesinde göçmenler bir yana, Batı ülkelerindeki yerleşik Müslümannüfus için bile hayat artık çok zorlaşacak.
Somut kanıt Amerika. Saldırıdan hemen sonra Obama yaptığı çok akıllıca açıklamada, Amerikan püritenizmine çok uygun bir yaklaşım gösterdi. O teröristin 'Amerikalı' olduğunu belirtti. Suçun kenditoplumlarında ve sistemlerinde aranması gerektiğini söyledi. Müslümanların, İslam'ın adını zikretmedi bile.
Ardından ortaya çıkan Trump zafer sarhoşluğu içindeydi. O güne kadar göçmenler konusunda yaptığı açıklamaların 'doğrulandığını' belirtip, bundan sonrasına dönük yeni 'önlemlerini' dile getiriyordu.
Kendi yönetiminde 'Amerika'ya teröre bulaşmış coğrafyalardan göçmen almayacağını' açıklıyordu. Bu, Trump'ın eğer yönetime gelirse, Amerika aşırı topraklara müdahale etmekte gözünü kırpmayacağı anlamına geliyor. Ne yazık ki, işler artık bu akıl almaz çizgiye, noktaya gelmiş durumda.
Yani terör saldırıları yeni savaşlarınnüvesi. Ve gene öyle görünüyor ki, bubireysel radikalizm, bu bireysel aşırıcılıksöz konusu oldukça dünyanın yumuşamasıufukta görünmüyor.
Tersine, Soğuk Savaş'tan çok sonra, bütün o Huntington, sonradan reddetse bile Fukuyama tezlerinden sonra dünya yeni bir kutuplaşmanın eşiğinde ve bu eşik aşılmayacak. Hele OD bu şekilde yakılıp yıkılırken, hele bu göçmen sorunu her gün onlarca cana mal olurken, hele Batının, Doğu ve İslam korku ve nefreti bu şekilde devam ederken hiç aşılmayacak.
Maalesef...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.