Amerika'nın Afganistan'dan çekilme biçimi öylesine beceriksizceydi ki birçok kimse bu hale bir anlam veremedi. Uzman geçinenlerimiz ezberden ve duygusal beyanlar vermeye alışık olduğundan bu durumu nasıl yorumlayacaklarını bilemediler.
Bir kısmı Amerikan hayranı olduğu, bir kısmı da Amerikan düşmanlığını yaşam biçimi haline getirdiği için Amerika'nın beceriksizliğini kabullenemediler. Evlere şenlik yorumlar gördük. Amerikan hayranları mahcup bir biçimde suçu Afgan toplumuna yıkmanın peşine düştü. Hayatını Amerikan karşıtlığına bağlayanlarsa "Bunda davardır bir şeytanlık" mantığına başvurdular. Neymiş? Amerika çekiliyormuş, ama aklında çok daha karmaşık bir plan varmış. Yok kardeşim, bildiğinizçuvalladı. Ama bu Amerika'nın çöktüğü anlamına da gelmiyor.
ŞEYTAN MI?
Bu yorumlar bana Amerikan dış politikasına dair geleneksel ekolleri hatırlattı. Kabaca üç ekolden bahsedebilirsiniz. Birinci grup, Vietnam savaşı sonrası Amerika'da gelişmeye başlayan revizyonist ekoldür. Bunlar genelde Amerikan solcularıdır. Amerika'nın tipik bir emperyalist güç olduğunu ve sürekli yayılma hedefinesahip bir şeytan olduğunu düşünür. Bunlara göre, mesela Marshall Planı ve NATO, Avrupa'yı savunmak için değil Sovyetler'i sıkıştırmak için kurgulanmıştır. Irak savaşları petrol için yapılmıştır. Silah şirketleri tarafından yönetilmiştir.
Amerika'nın müdahaleci tavrına onlarca yıldır maruz kalan bir ülke olarak bizde de bu iddiaların alıcısı çoktur. İslamcısından solcusuna, milliyetçisinden ulusalcısına pek çok kimse Amerika'yı kapitalist güçlerin elinde şeytani ve kusursuz bir plan makinesi olarak görür.
İYİ NİYETLİ Mİ?
İkinci geleneksel okuma biçimi liberal teoriye dayanır. Buna göre, Amerika "iyi niyetli bir hegemondur" ve aslında savunmacıdır. Yayılmacı değildir. Demokrasi ve insan haklarına inanır. Dünyaya da bu değerleri yaymaya çalışır. Amerika iyi plan yapar fakat diğer ülkeler bir türlü bu işlerin kıymetini anlamaz.
Amerika'da bu eğilim ana akımdırdiyebiliriz. Tabii bizim gibi ülkelerde buhikâye hiç satmaz. Amerika'ya çalışanlarve ona hayran olanlar hariç. Geneldebiliriz ki, Amerika hiç de bu liberal tariftekigibi iyi niyetli bir aktör değildir.
APTALLAR, SARHOŞLAR VE AMERİKA
Üçüncü ekol ise realist bir okumadır.Buna göre, Amerika aslında hepplansız ve beceriksizdir. Ama yine de hertürlü hatasından coğrafyasının ona verdiğibir avantaj sayesinde kârlı çıkar. Bu görüşAvrupa kaynaklıdır. Bismarck'ın şu meşhurifadesinde kendini bulur: "Tanrışu üçü için özel bir takdir ve tasarrufsahibidir: Aptallar, sarhoşlar veBirleşik Devletler." Yani ABD tonlarcahata yapar ama pek zarar görmez.
Bizdeki yorumcular muhtemelen bu ekoller arasındaki farkları da pek bilmediklerinden kafalarına esen her türlü hikâyeyi gerçekmiş gibi anlatıyorlar. Zaten yeterince karmaşık olan bir süreç daha da karmaşık hale geliyor.
Bu yaklaşımlardan biri, diğerlerinden daha doğrudur muhtemelen. Ama hepsini birbirine katınca işin içinden çıkılmaz oluyor. Geriye de analiz değil, nefret yada hayranlığa dayalı zırvalıklar kalıyor. Halbuki soğuk bir bakış açısıyla ABD gibi bir askeri ve siyasi devin de tonlarca hata yapabileceği çok rahat görülebilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.