Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi son derece siyasi bir karar verdi. Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılanmasının hak ihlali olduğuna karar verdi. Açıklanan kararda kullanılan ifadelere bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Hükümet siyasi nedenlerle davayı sonuçlandırmak yerine uzattıkça uzatıyormuş. Tabii buna bir delil falan sundukları yok. Türkiye'deki mahkemeleri hükümetin kontrol ettiğini varsaydıkları yetmezmiş gibi her nereden biliyorlarsa bunun sorumlusu olarak da hükümeti göstermişler. Halbuki davayı azıcık takip edenler Demirtaş ve avukatlarının dava sonuçlanmasın diye ellerinden geleni yaptıklarını bilir. Bunu bir siyasi mağduriyet hesabıyla yaptıkları ortada. İç hukuk yollarını tüketmeden AİHM'ye gitmeleri de bundan.
Demirtaş mağdur gibisunuluyor
AİHM'nin verdiği karar üzerinden kopan fırtınaya bakarsanız Demirtaş'ın suçsuz olduğu izlenimine bile kapılabilirsiniz. Halbuki dava dosyası çok kalabalık ve deliller oldukça sağlam. Mahkeme yargılamayı tamamladığında bunu daha yakından göreceğiz. Demirtaş farklı suçlarda toplam 144 yılla yargılanıyor. Dava dosyasında Yasin Börü'nün de katledildiği 7-8 Ekim olaylarından tutun da Demirtaş'ın doğrudan Kandil'den emir aldığına dair örgüt ilişkisini gösteren telefon konuşmalarına kadar birçok şey var.
Ama nedense Türkiye Demirtaş'a haksızlık yapıldığı suçlamasıyla karşı karşıya. Tutuksuz yargılanması gerektiğine dair bir karar bile Demirtaş rehin tutuluyor diye anlatılıyor. HDP de kendine buradan bir siyasi rant devşiriyor.
Yargılamaların süratle yapılması gerektiğine kimse itiraz edemez. Ama bu tutuksuz yargılama işi öyle çok da masum değil. Tutuksuz yargılama için salıverilen birçok FETÖ'cünün gözümüzün içine baka baka kaçtığına hepimiz şahit olduk. O nedenle mahkemelerin bu konudaki hassasiyetini anlamak lazım. Ama kararın bir an önce verilmesi gerektiği de ortada. Terörle ilintili suçların yargısı ne kadar hızla sonuçlanırsa toplumsal barış için o kadar faydası var.
HDP terörden bağımsızmı?
Dikkat ederseniz PKK Türkiye'deki terör etkinliğini büyük oranda yitirdi. Son dört yılın içerisinde ancak zayıf eylemler gerçekleştirebiliyor. Konuyu mümkün oldukça siyasi zemine taşıma gayreti gösteriyor. Suriye'de, Irak'ta sıkıştıkça algı operasyonlarına ağırlık veriyor. Ama maalesef bu siyaset doğrudan terörün kontrolünde olduğu için yapıcı değil yıkıcı nitelikte inşa ediliyor. Terör kendini HDP aracılığıyla var ediyor.
Bu ülkede parti kapatmayı çokça tartıştık. Terörle mücadelede ve siyasi gerilimleri azaltmada faydası olmadığı iddiası sık sık dile getiriliyor. Fakat bunu destekleyecek tek bir örnek olay yok. Aksine tonlarca örnek bulabilirsiniz. 2015 seçimlerine bakabilirsiniz. Tabii ki hukuk bu siyasi mülahazalara göre karar verecek değil. Ortada bir suç varsa ve bu suç bireyselse o kişiye ceza vermeli. Ama suç parti tüzel kişiliğinde ortaya çıkıyor ve bunun terörle doğrudan bağlantısı kuruluyorsa o zaman da yapılması gereken bellidir. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde terörle doğrudan bağı olan ve terörü öven hiçbir siyasi partiye müsaade edilmez. Bu da terörle mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.