Normalde pek iyimser biri olduğum söylenemez. Hem kişilik hem teorik olarak en kötüye hazırlıklı olmak fikri hep aklımın bir kenarında vardır. Ancak bazı günler üzerimize boca edilen gündeme baktığımda karamsarlık deryasına itildiğimizi düşünüyorum. Tamam bu dünya ve Türkiye cennet değil ama cehennem de değil.
Fakat sürekli karamsar bir gündem bilinçli bir biçimde işlenir hale geldiğinde ister istemez o akışa kapılma ihtimaliniz de olur. Bu yeni gördüğümüz bir durum değil. Özellikle ülkemizde bazı çevreler bu işi alışkanlık haline getirmiştir. Fakat son zamanlarda, belki de sosyal medyanın yaygınlığı nedeniyle olabilir, her konu başlığı üzerinden endişe ve ümitsizlik pompalanıyor. Bu haberlere uzun süre maruz kalan toplum ülkenin yarısının açlıktan kırıldığını, diğer yarısının da kırılmak üzere olduğunu düşünebilir. Mesela İstanbul'da dört kardeş siyanürleintihar etmiş. Çok üzücü bir olay. Ama üzerine yazılan hikayelere baktığınızdabu ülkede yüzlerce binlerce insanın açlıktanöldüğünü düşünebilirsiniz. Evet bu aileninmaddi sıkıntıları var gibi görünüyor. Ama intiharınsebebinin bile bu olup olmadığı bilinmedenüzerine 'duyar' kampanyaları düzenleniyor. Hatırlayın ana muhalefet lideri de böylesi yalan haberlere öncülük etmiş ve bir kadını çöpten ekmek topluyor diye lanse etmişti. Meğerse kadıncağızın durumu bayağı iyiymiş ve sokak hayvanlarına yardım ediyormuş.
Veya otizmli çocuklara yapılan muameleyi düşünün. Evet insanlık dışı ve kahredici. Ancak böylesi tavırlar maalesef dünyanın her yerinde olabiliyor. Ama tartışmalara baktığınızda sanki Türk toplumunun tamamı böylesine vahşileşmiş gibi sunuluyor. Hayır bu toplum dünyanın en hayırsever ve en sağduyulu toplumlarından biridir.
Benzer şekilde ülkemizde ekonomiye dair yapılan yorumlara bakın. "Dolar on lira olacak" diyen ekonomi profesörlerinden "bankalar haftayabatacak" diyen yorumculara kadar hepsi benzer bir karamsarlığı pompalamanın peşinde. Evet yine ekonomik sorunlarımız olduğu doğru. Ama yapısal reformlar çerçevesinde gelen iyileşmeyi görmezden gelmek de doğru değil. Bu ülkede askeri operasyon yaparken bile dolar yükselmiyorsa "ekonomi daha sağlam temellere oturmayabaşladı" diyebiliriz.
Suriye konusunda olanları hatırlayın. "PKKdevleti kurulacak. Kurtulamayız" dediler. "Amerika ve Rusya bir araya gelip Türkiye'yisıkıştıracak" dediler. "DEAŞ bizim başımızapatlayacak" dediler. "ÖSO başımızı ağrıtacak"dediler. Ne mi oldu? PKK devletini çökerttik. Amerika ve Rusya ile ayrı ayrı masaya oturupgüvenliğimizi sağladık. DEAŞ yakındaAvrupa'nın başına bela olacak. ÖSO bizimiçin Suriye'de savaşıyor. Tüm bunlara rağmenendişe ve korku pompalayacak yenibaşlıklar bulup çıkartıyorlar. Karamsarlıkhavasını ilmik ilmik işliyorlar. Bunlara tektek cevap vermenin bir anlamı yok. Amabunlara karşı da uyanık olmak lazım.
Hayatın içinde her türlü sorun karşımıza çıkabilir. Yeter ki korku rüzgarına kapılmadan akıl ve inançla yüzleşme cesaretini gösterelim. Hayatın gerçekliğini tanıyalım. Türkiye çok daha zor günlerin altından kalkmayı bildi. Türkiye daha yeni yeni güçleniyor. Daha güzel günleri inşa etmek hepimizin elinde.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.