Güvenli Bölge için ilk somut adım atıldı. Türk ve Amerikan askerleri devriyelere başladı. Ancak sürecin ucu açık ve güvenilmez olduğunu hepimiz biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten bu en üst seviyeden dile getirdi. "Güvenli bölgeninteröristler için tamponbölgeye dönüşmemesigerekiyor" sözleriTürkiye'nin endişelerinigösteriyor.
Ucu açık süreçler böyledir. Her taraf kendi lehine sonuçlar almak için bastırabilir. Fırat'ın doğusunaadım atmak önemliydi. Bir diğer önemli husus da Türkiye'nin bu konuda CENTCOM değil daha iyi anlaştığı EUROCOM'la hareket etmesi. Malumunuz CENTCOM baştan beri Türkiye aleyhine ve PYD lehine pozisyon alıyor. Amerika'nın Avrupa ordusugenel anlamda Türk ordusuyladaha sorunsuz çalışabilir diyetahmin ediliyor. Gerçeklik payıda var. Hatta CENTCOM dururkenEUROCOM'un Suriye'ye girişyapması Amerikan tarafında iki sesliliğinçıkması açısından mühimdi.
CENTCOM'un rahatsız olduğu yapılan çeşitli açıklamalardan görülüyor.
Kendi sorumluluk alanlarına bir şekilde EUROCOM'un dahil olması kendileri için rahatsız edicidir.
Şimdilik bunu önemsizmiş gibi göstermeye çalışacaklar ama zaman içerisinde bu farklılık derinleşebilir. Türkiye böylelikle daha ılımlıbir aktörü devreye soktu.
Fakat bundan da çok büyük beklentilere girmemek lazım. Bir bürokratik yapının tıkadığını başka bir bürokratik yapıyla aşmaya çalışmak denenebilir ama günün sonunda tıkanıklıkları ancak siyaset aşar. Trump daha cesur bir adımatmadığı ve bürokrasiyizorlamadığı müddetçeçok fazla değişimolmaz. EUROCOM şimdilikgüvenli bölge fikrinintampon bölgeye dönüşmesiniengeller ve vaktigelince alınacak siyasikararlar için zemin hazırlar.
Daha ötesi mümkün görünmüyor.
Trump'ın ise 2020 Kasım seçimlerinden önce böylesi cesur adımlar atmasını da çok beklemiyorum.
Yeni bir gündem maddesine ihtiyaç duymadığı müddetçe buraları göz ardı etme eğiliminde olacaktır.
İkinci dönem seçilirse bile harekete geçeceğinin garantisi yok. Trump dış politikada Çin, Rusya veya İran gibi ülkelerden herhangi biriyle daha sert bir kapışmaya girmediği müddetçe Suriye konusunda hevesli olmayacaktır. İşte bu nedenle Türkiyemüzakereleri yürütse de kendigöbeğini kendi keseceği yöntemlereyatırım yapmak zorunda.
Erdoğan bunu zaten açıkça dile getiriyor. Ve Erdoğan'ın iş yapma biçimine ve onun söylemleriyle olan ilişkisine bakarsanız kafasındaki finali açıkça dile getirdiğini ondan önce tüm alternatiflere şans tanıyarak onları teker teker tükettikten sonra finale geçtiğini görebilirsiniz.
Müzakere sürecini de bunun için bir alt yapı olarak düşündüğü anlaşılıyor.
Bütün süreçler teker teker işletiliyor ve sırayla yenilerine geçiliyor.
Hep söylediğimiz gibi... Bu tekbir tıkla ve kısa vadede çözülebilecekbir sorun değil. Tümtarafların tutumlarını izleyeceğimizve kendi stratejik hedefimize göreyatırımlar yapacağımız uzun soluklubir plan. Sık sık ray değiştirebilirama nihai hedef PYD'nin sınırımızdanbütünüyle atılması veuzun vadede çökertilmesidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.