Amerika'nın içimizdeki uzantılarına iyi niyetli uyarımdır. Eğer işinizi doğru düzgün yapamazsanız sizin için hiç iyi olmayacak. Görevinizi yapamıyorsunuz. Derhal kendinize gelin. Tembelliği bırakın. Yeni söylemler ve yöntemler geliştirin. Zira eski moda yöntemler artık tutmuyor. Türkiye'ye ayar vererek hizaya getiremiyorsunuz. Türkiye adım adım Amerika'dan kopuyor. Bu olursa Amerika'nın da size ihtiyacı kalmaz.
Bunu görün artık. Önce Suriye, sonra S-400, şimdi SU-57. Aklınızı başınıza toplayın. Aranızdaki zır cahilleri susturun. Soytarıları kenara çekin. Daha dün Erdoğan SU-57'yi incelerken hemen birileri çıkmış "ama bu uçak uçmuyor" propagandasına başlamış. Bunlar 'S-400'ler de "gelmez" diyordu. Daha fazla saçmalamayın.
Bu arkadaşlar hep kolay olanı tercih etti. Türkiye Amerika ile her gerildiğinde burada Amerika'nın sözcülüğünü ve reklamını yaparak ve zaman zaman da Türkiye'yi tehdit ederek hizaya getirmeye ve Amerikan çıkarlarına uygun hareket etmeye çağırdılar. S-400 mü alınacak? S-400 ve Türkiye'yi karaladılar. Amerikan büyükelçiliği vize krizi mi çıkardı? Bunlar Türkiye'yi suçladı. Fırat Kalkanı mı oldu? Bunlar "Amerika bize fena ceza kesecek" dedi. Afrin operasyonu mu oldu? Bunlar "öldük bittik" dedi.
Ancak artık görülüyor ki bu yöntem sonuç vermiyor. Erdoğan bildiğini okuyor. Korkmuyor. Teslim olmuyor. Türkiye diz çökmüyor. Bu arkadaşlar için artık konforu terk etme ve yöntem değiştirme vakti geldi. Aksi taktirde Washington'da bütün kredileri tükenecek. İşe yaramaz eski aparatlar konumuna düşecek.
Naçizane önerim şudur. Bence artık Türkiye'yi dize getirme yöntemini bir kenara bırakın. Amerikalı dostlarınızı ikna edin. Deyin ki onlara: "Kendinize bir çeki düzen vermezseniz Türkiye'yi bütünüyle kaybedeceksiniz. Erdoğan S-400'ü aldığı gibi SU-57'yi de alır." Deyin ki onlara "Erdoğan eski bildiğiniz liderlere benzemiyor. Gerçekten lider." Deyin ki onlara "Arkasındaki kitle çok inançlı." Bir de tarihten örnek verin kendilerine. "Soğuk Savaş'ın başında Stalin'in düştüğü hataya düşmeyin. Türkiye'yi itmeyin" deyin. Türkiye'yi değil Amerika'yı ikna edin. Nalıncı keseri gibi hep bu tarafa vurmayın.
Size kulak verirler mi bilmem. Çok sanmam. Genelde size değiştirilebilir aparat gözüyle baktıklarından ikna etmeniz zor görünüyor. Ama bence bundan sonra bu sizin derdiniz olmalı. Biz zaten o eşiği çoktan aştık. Yeni bir dünya kurduk ve Türkiye'ye bağımsız bir rol biçtik. Olur veya olmaz. Deneyip göreceğiz. Bunu da durduk yere yapmadık. Amerikan küstahlığı bizi buraya getirdi. Baktık oluyor. Devam. Bedel de ödedik. Darbeyi de göğüsledik. Baskıya şantaja da boyun eğmedik. Bedel ödemeye de devam ederiz. Çünkü bedeli ödenmemiş bağımsızlık olmaz.
Ben asıl size üzülüyorum. Biz alıştık. Siz çok zorlanırsınız. Tadınız kaçar. Konforunuz bozulur. Demedi demeyin. Boşa düşersiniz. O yüzden işinizi düzgün yapın. Siz işinizi iyi yaparsanız biz de Amerika'yı terk etmeyiz. Tabii ki bir şans tanırız. İyi bir anlaşma sunulursa F-35 bile alırız. Patronlarınızı ikna edin, bundan sonra önümüze daha iyi anlaşmalar getirin. Türkiye'nin Amerikan mandası olmadığını öğrenin öğretin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.