Sonunda Güvenli Bölge konusunda ilerleme kaydedilecek gibi görünüyor. Amerikan heyetiyle yapılan görüşmelerin iyi geçtiğine dair belirtiler var. Fakat burada iki konu var. Birincisigörüşmeler bir sonuç üretecekmi? İkincisi bu sonuç ne kadar tercih edeceğimiz bir sonuç olur?
Aslında Amerikan tarafına güvenmek için elimizde fazla veri yok. Erdoğan'la Trump'ın yakaladığı uzlaşma zemini her ne kadar S-400 konusunda başarılı sonuçlar üretti ve Türkiye'ye yönelik yaptırım meselesini en azından belli bir süre rafa kaldırmış olsa da güvenli bölge gibi bir konuda Amerikan tarafı çok güven telkin etmiyor. Çünkü Trump ne yapmak isterse istesin bürokratik mekanizmaların içindeki tıkanıklığa maruz kaldığını hep gördük. Aynı yöntemin burada da kullanılma ihtimali çok yüksek. O nedenle görüşmelere şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Zaten Suriye'de bu zamana kadar yaşadıklarımız bunun en iyi örneği. Ama müzakereyi bırakmak da doğru değil. Amerikan bürokrasisi bunu bir oyalama taktiği olarak görüyor olsa bile görüşmeler aracılıyla yol açmak mümkündür. Şimdimasada 5 veya 10mil derinliğinde birgüvenli bölge kurulmasıve her şeydenönce ortak harekâtmerkezi kurma fikri var.
Türkiye için aslında durum basit. Türkiye'nin üç beklentisini biliyoruz. Yeterli derinliğe sahip bir güvenli bölge, PYD'nin bu bölgenin dışına itilmesi ve Arap nüfusun kendi bölgesine geri dönüşlerini sağlamak en öncelikli beklentiler. Prensip olarak Amerika bunların her birini müzakereye hazır. Ancak her birinde de sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak müzakereleri koparmak isteyeceğini de zannetmiyorum. Koparabiliyor olsaydışimdiye kadar çoktankoparırdı. Ama özellikle2020 Kasım seçimlerinekadar statükoyu korumakistediğinden büyük değişimlerolmasını da beklemekdoğru olmaz. Eğermüzakereler tek başınaTürkiye için yukarıdakiüç maddeyi sağlayabiliyorsao zaman sorunyok. Aksi takdirde bu müzakerelerzaman kaybına dönüşme ihtimalinesahip.
Dikkat ederseniz Türkiye'nin kritik gündem maddeleri azalıp Türkiye Suriye'ye yönelecek hale gelir gelmez, Amerikan tarafı müzakerelere tekrar başlama kararı alıyor. Bunun altında Amerikan tarafının kararsızlığı ve zaman kullanma çabası olduğunu hep söyledik. Şimdi de durum farklı değil. Türkiye eğer bir askeri operasyon başlatırsa Amerika'nın buna ne tür bir yanıt vereceğine dair bir planı yok. Bu nedenle operasyonu geciktirmek için her yolu deneyecekler. Görüşmelerden bu zamana kadar gelen sinyallere bakılacak olursa çok da sağlam bir yaptırım mekanizmasına sahip olmadıkları ortada. Amerikan tarafıTürkiye'yi en fazla savunmamaklatehdit ediyor. Yalnız başına kalırsınız gibi bir tehdit. Buna kargalar bile güler. Biz Suriye'de çok uzun süredir yalnız hareket ediyoruz. Ve Amerika'dan bağımsız hareket ettikçe başarı sağladık. Bu nedenle böylesi bir tehdit bizim yapacağımız bir operasyonu caydırmaya yeterli değil. Ama yine de şu müzakerelere şans tanımak lazım. Ancak müzakerelerde de eşik çizgisini belirleyip alternatif planı ne zaman devreye sokacağımızı da iyi planladığımızı umuyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.