SETA geçtiğimiz hafta bir rapor yayınladı. Rapor son dönemlerde dikkat çeken bir konuya odaklanıyor. Birçok yabancı basın kuruluşu Türkiye/ Türkçe şubelerini açıyor. SETA ise bir düşünce kuruluşu olarak bu yabancı basın kuruluşlarının Türkçe servislerinin yapısını ortaya çıkarmaya çalışmış. Sen misin bunu yapan?
Basın özgürlüğünden girildi. Fişlemeden çıkıldı. Mesele andıç suçlamasına kadar geldi. Kendisi 28 Şubat'taandıç yayınlamış kimseler bileSETA'ya akıl vermeye kalkıyor. Öncelikle şunu söyleyelim. Durduk yere bir kurumu itibarsızlaştırmak üzere bu tür sahte suçlamalarda bulunmak zaten başlı başına bir sorun.
Dahası var. Andıç dediğinizöyle olmaz. 28 Şubatçıların yüzkaralarından biri olan andıcıntemel özelliği yalanolması ve istihbaratsızdırmasına dayanmasıydı. Özellikle seçilmiş gazeteciler hakkında askeri istihbaratçılar sahte raporlar hazırlamış ve bunları gazetecilere sızdırmıştı. Gazeteciler de bu andıca dayanarak o insanları hainlikle suçlamıştı.
SETA'nın raporuna baktım. Yalan bulamadım. İstihbarat işareti göremedim. İhanet suçlaması da yok.
Ya ne var? Basit bir raporlama. Ne kadar yabancı servis varsa hepsi listelenmiş ve bunların siyasi tutumları çıkarılmaya çalışılmış. Yine rapor bize şunu gösteriyor. Bu yabancı basın kurumlarının Türkçe servislerinin neredeyse tamamı muhalif tutumlarıyla bilinen gazetecilerden oluşuyor. Rapor bu anlamda ortaya bir resim koyuyor. Soruyu soruyor.
Ve bence asıl tartışılması gereken bundan sonrasıdır. Türkiye'de neden bu kadar çokyabancı kaynaklı servis var? Neden bunların çoğunluğumuhalif isimlerle çalışıyor? Buikisi de oldukça meşru ve toplumuncevabını bilmek istediğisorulardır.
Ülkede yirminin üzerinde haber kanalı var. Bunların kimisi azılı muhalif kimisi hükümete yakın kimisi de ortadan bir çizgi tutturduğu iddiasında. Sonuç ne olursa olsun ortada oldukça kısıtlı bir reklam pastası var. Kendileri birer özel teşebbüs olma iddiasındaki bu kurumlar zaten dar olan reklam pastasından ne kadar para kazanmayı umuyor. Lafı uzatmayalım. Beş para kazanamazlar.
Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor? Onu da eğip bükmeye gerek yok. Herkes biliyor. Bu servisler Türkiye'den yaptıkları yayıncılıkla para kazanma niyetinde değil. Aksine para harcayarak Türkiye'de siyasi ve toplumsal etki yapma hedefi güdüyor.
Bu konuda tek hedef Türkiye de değil. Aynı basın kuruluşları dünyanın dört bir tarafında bu tür operatif servisler kullanıyor. Hepsi böyledir demiyorum. Ama sizler de hangilerini kast ettiğimi biliyorsunuz.
Asıl mesele şu. Hiçbir ülkede bu kadar yoğun bir odaklanma bilmiyorum. Bilen varsa söylesin. SETA da bu ülkeye hizmet etmeye çalışan bir kuruluş olarak ülkemize yönelik bu ilgiyi merak eder ve bununla ilgili araştırma yapar. Hepimizin resimlerini ve listeleriniyayınlayan ve bize yandaşdamgası vurmaktan çekinmeyenbirçok gazeteci kılıklımilitanın bu kadar ciyaklamasınıanlamıyorum. Ama onlarakendi derdimi anlatayım. Beninneye yandaş olduğum belli. Benbu ülkeden yanayım. Bu ülkeyeçalışıyorum. Herkes de kendininkime yandaşlık ettiğineve neye hizmet verdiğine baksın. Eğer fark edemiyorsa SETA'nın raporunu da bir incelesin. Belki aradığı cevabı bulur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.