İçinden geçtiğimiz gergin süreç hepimizin yüksek düzeyde siyasallaşmasına neden oluyor. Taraflar netleşiyor. Söylemler sertleşiyor.
Böylece bir şehir efsanesi gözlerimizin önünde çöküyor.
Tarafsızlık yalanlarını böylesi ortamlarda sürdürmek mümkün değil.
Yıllar içinde bir saçma dil yaratıldı.
Hükümetle aynı çizgide olmak, onun yaptıklarını doğru bulmak ve bu doğruları savunmak suç olarak ilan edildi.
Yalaka, yalama, yandaş ve daha burada yazamayacağım tonlarca hakaret ve küfür bu insanlara ve kurumlara yakıştırıldı.
Hatta kim hükümete yakın bir tutum takınırsa bunun ancak bir çıkar çevresinde olabileceği söylendi. Sanki bir insan gerçekten AK Parti'yi ve icraatlarını samimiyetle savunamazmış gibi bir hava estirildi.
İlla savunmak için bir menfaat olması gerekiyormuş. Kimse aklıyla ve duygusuyla AK Parti'ye yakın duramazmış.
Ama CHPli olmak ve parti kongrelerinde masaların üstüne çıkıp göbekler atmak serbest.
28 Şubat döneminde camiye giden milleti terörist ilan edenler, devletin sırlarını yabancı servislere ifşa edenler, AK Parti hükümetine zarar vermek için Türkiye'yi yurtdışına şikâyet edenler, terör bildirilerine imza atanlar, tarafsızmış, AK Parti'ye yakın duranlar menfaatçi ve yalaka.
Hele hele akademisyense hiçbir söz söylemeye hakkı yokmuş. Akademisyen tarafsız olurmuş. Böylesine saçma bir lafı ancak bizim ülkede kendini aydın zanneden kara cahiller söyler. Hayatlarında iki tane bilim felsefesi, hadi onu da geçtim, iki tane bilim tarihi okumamış oldukları için bu kaba saba bilim tarifleriyle hüküm veriyorlar. Adam asıyorlar.
Bu cahillere gazete köşesinden ders verecek değilim.
Ama bazı şeyleri de söylemesek olmaz. Akademisyendemek tarafsız olmakdeğildir. Aksine akademisyentaraftır. Neyemi? Kendi inançlarına. Bunlara da akademikjargonda varsayımlardenir.
Hiçbirimiz gömülü varsayımlarımızdan azade olmadığımız için farkında olalım veya olmayalım inançlarımız gerçekliği nasıl gördüğümüz belirler.
Bu nedenle sağlam akademisyenler inançlarını keşfeder ve bunları her çalışmasının başında zikreder.
Sonra bu varsayımların birbiriyle kurulan ilişkilerden test edilmemiş iddialar üretilir.
Sonra da bu iddialar teste tabi tutulur. Yanlış çıkmazsa doğruymuş gibi kabul edilir. Ama aklı başında hiçbir akademisyen bunu mutlak hakikat olarak görmez. Sadece faydalı bilgi gözüyle bakar. Ancak bilimle ilgili bilgisilise ders kitaplarıseviyesinde olanlar hepimizeders vermeye kalkıyor. Onlara bu dersitersten okuturdum amaşimdilik şunu söylemekleyetinelim. Herkes taraftır. Asıl sahtekâr tarafınıtarafsızlık iddiasıyla gizlemeyeçalışandır. Asılmenfaatçi ise tarafını bilemeyendir. Gerçek aydıntaraftır. Hangi taraftaolduğunu bilir. Durduğutaraftan utanmaz. Muhalifolmak zorunda değildir. Hatta bilin ki, tarihin enaydın kafaları iktidar çevrelerindençıkar. Kurucuveya açıklayıcı bir roloynar. Siyasete yol göstermeyeçalışır. O gösterdiği yol damutlak değildir. Mutlak doğruolmak zorunda da değildir.
Sadece insani bir çabadır. İktidarlar bu yolu tercihde edebilir görmezden degelebilir. Bu da iktidarınsorumluluğudur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.