Maç öncesinde altıncılıktan çok kimlerin Kadıköy'deki son maçı olabilir diye konuşuyorduk. Herkes birkaç isim saydı. Bir çoğunun sözleşmesi bitiyordu,normal yorumlardı. Ancak maçın teknik yeterliliği veya yetersizliği gözümüzün önüne serildikçe, devam etmesi anlamsız olanlar da kendilerini belli ettiler. Antalya'nın ilk golündeSadık'ın aldığı pozisyon veyamüdahale aklı, Mehmet Ekici'nintemposuzluğu, yeni sezonda yineaynı dertleri taşımaları demek. Transfer yasakları sürerken, bu kararları vermek de öyle kolay olmuyor. Ancak bu sıkıntıların bedeli, en önemli emekçiye; Mehmet Topal'a fatura olarak döndü. Tribündekiler toz konduramadıkları "top kırıcılara" olan öfkelerini, sezonun belki de en fedakâr oyuncusuna fatura etti. İyi veya kötü oynadığı birçok maç vardır ama kötü koştuğu tek maçı bulamazsınız Topal için. Kibir ve öfkenin hedefi olarak seçilmesi de sürpriz değil aslında. Oynayan oyuncunun protesto edildiği günlerdeyiz. Tribün raconu bile bitmişKadıköy'de... Yazık.
Son maçın sıkıcılığından kurtulmak adına, Bülent Korkmaz'ın klasik taktiğinden uzaklaşıp, takımını öne gönderdiği bir maç oldu. Alanlar açılınca, iki takım için de fırsatların oluştuğunu gördük. Daha gollü, daha heyecanlı bir maça da dönüşebilirdi. Kazanmak, lig altıncılığı, dört maçlık seri, yaz dönemi öncesinde Ersun hoca için de, Ali Koç için de moral olacak. 17 puanla, 17 sırada aldığı takımı, 46 puanla altıncılığa getirdi Ersun Yanal. Yukarıda da bahsettiğimiz kalite eksiklerini de hesaba kattığınızda, "başarısız" gibi gözüken dönemde, aslında taşın suyunu çıkardı. Şimdi sayılı olan transfer kurşunlarını çok doğru kullanmak zorundalar. Çünkü dün gördük ki, forma-arma, kanter tribündekileri çok ilgilendirmiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.