CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yörük-Türkmen Çalıştayı'nda "Osmanlı'nın zulmüne karşı burada ne mücadeleler verildi" diye konuştu. Osmanlı'nın Yörüklere zulmettiği eskimiş ve tarihi gerçeklere aykırı bir söylemdir. Doğru değildir.
Osmanlılar ve Yörükler
Osmanlı yönetiminin Yörüklere
yönelik özel bir siyaseti yoktu. Temelde
iktisadi faaliyetin devamına ve asayişe
bakılıyordu. Devlet tebaasından hiçbir
grubu diğerinden daha üstün ya
da daha aşağı seviyede görmemiştir. Aşiretler, Osmanlı toplumundaki Türk unsurunu devamlı olarak kuvvetlendirip, yenilemişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu, hâkimiyeti altına aldığı toplulukların iktisadî faaliyetlerinin devamından yana bir siyaset izlediğinden, Yörüklerin de hayat tarzlarına müdahale etmemiştir. Osmanlı yönetimi aşiretleri imparatorluk ekonomisinin parçalarından birisi olarak görmüş ve Yörükleri aşiretlerine göre sayımlarını yaparak, bunlara sancak veya kaza statüsü vermişti. Özellikle aşiretlerin yetiştirdiği hayvanlara ve ürettikleri mallara imparatorlukta ihtiyaç duyulduğu için Türkmenlerin konar-göçer hayata devam etmeleri merkezi yönetiminin işine geliyordu.
Osmanlı yönetimi, aşiretleri hiçbir zaman kendine rakip olarak görmemiş, onlara imparatorluk tebaasının bir bölümü ve ekonominin bir parçası olarak bakmış ve asayişi bozmadıkları sürece üzerlerine gitmemişti. Nitekim aşiretler de Celali isyanlarının en yoğun olduğu devirlerde bile nadir olarak eşkıyalık faaliyetlerine karışmışlardır.
Sultanın Nöbetçileri
Aşiretlerle Osmanlı yönetimi arasında
vergi toplama ve toprağa iskân
gibi konularda zaman zaman çıkan
meselelerin ise imparatorluğun birçok
topluluğuyla idare arasında çıkan hadiselerden
bir farkı yoktur.
Osmanlı tarihleri incelendiğinde padişahların Orta Asya'dan geldiklerinin ve Türklüklerinin farkında oldukları görülür. Bu kitaplarda Osmanlı hanedanı Oğuz Han'a bağlanır. Osmanlılar Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı tarihi Türk tarihinin bir parçası olarak ele alınır.
Osmanlı padişahlarının Yörüklerle bir meselesi olsa tarih kitaplarında kendi hanedan kökenlerini Karakeçili aşiretine bağlamazlardı. Bu işe o kadar dikkat etmişlerdir ki, kendi güvenliklerini bile bazı zamanlar aşiret mensuplarına emanet etmişlerdir. İkinci Abdülhamid'in yatak odasının kapısının önünde Karakeçili aşireti mensupları nöbet tutardı.
Sultan Abdülhamid şahsi güvenliğine çok dikkat ederdi. Yıldız Sarayı'nda özel muhafızları vardı. Yıldız Sarayı'nda Karakeçili aşireti mensuplarının oluşturduğu Söğüt Birliği adı verilen bir birlik vardı. Padişahın muhafızlığına seçilen Yörükler, padişaha sadakatle hizmet edeceklerine dair Ertuğrul Gazi'nin türbesinde yemin ederek göreve başlarlardı. II. Abdülhamid, Söğüt Birliği'ne çok güvenir ve muhafızlarına "öz hemşerilerim" diye hitap ederdi. Bu yüzden her gece yattıktan sonra kapısı kilitlendiğinde, odasının dış tarafında, kapının önüne yapılan yer yataklarında muhakkak Karakeçili aşiretinden bir asker bulunurdu.
Osmanlı da bizim tarihimizdir. Türkiye Cumhuriyeti de bizim tarihimizdir. Değişerek birbirinin devamıdır. Tarihi doğru anlamak için bilmek gerekir.
Bunun için Sayın Kılıçdaroğlu'na bu konuda yapılmış araştırmaları okumasını tavsiye ediyoruz. Aşiretlerle Osmanlı yönetimi arasındaki ilişkiler Vahdettin Engin ve Tufan Gündüz'ün eserlerinden öğrenilebilir.