Birçoğumuz için daha dün gibi. Ama 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçti.
İsmini meşhur MGK toplantısının yapıldığı 28 Şubat 1997'den alan sürecin birilerinin dediği gibi bin yıl sürmemesi, teselli kaynaklarımızdan birisi.
24 yıl sonra söylenebilecek olan, 28 Şubat'ı haklı göstermekte kullanılan sebeplerin sadece bahane olduğu.
Geriye doğu bakıldığında, güya vatan millet diyerek yola çıkarılanların milletimize ağır zulümler yaptıkları ve onları yola çıkaranların da 'deveyi hamuduyla götürdükleri' görülüyor.
Laiklik ve çağdaşlık sloganları eşliğinde onlarca bankanın batırıldığı, yüz milyarlarca doların el değiştirdiği ve ekonominin bitirildiği bir süreçti 28 Şubat. Faturalarını halen ödemeye de devam ediyoruz.
'Ülkenin uçurumun kenarına geldiği' edebiyatıyla milletimizi adeta nefes alamaz hale getirenlerin bazılarından hesap soruldu, şükür. Utangaç gülümsemeleri ile aramızda dolaşan süreç teşvikçileri de, 'bir gün kapımız çalınır mı?' tedirginliği ile yaşıyor.
Muhit Kitap'tan çıkan ve 'başörtüsü yasağının kadınları psikolojik açıdan nasıl etkilediğini' ele alan '28 Şubat'ın Psikolojik Etkileri' isimli Deniz Işıker Bedir imzalı kitap, sürecin yeterince ve hakkıyla konuşulmayan yönlerine ışık tutuyor.
Özellikle de 'böyle şeyler yaşanmış olamaz' diye düşünen genç neslin okuması gereken kitaptaki alıntılar, üzerinden geçen yıllara rağmen bazı aktör ve senaristlerin hala doğru yaptıkları kanaatinde olduklarını gösteriyor.
İdeolojiden çok rant hesaplarının ağır bastığı bir süreçte milyonların mağduriyetine ve hayata küsmelerine sebebiyet verenlerin rahatlığı, şaşırtıcı.
Bunun ideolojik körlükle mi yoksa mahalle baskısıyla mı alakalı olduğuna da, okuyunca karar verebilirsiniz.
28 Şubat'tan çıkarılacak dersler çok. Bizi asıl ilgilendiren tarafı ise, sahip olduklarımızın kıymetini bilebilmek…
28 Şubat mağduru kadınların hissettikleri yanında, kaybedebileceklerimiz ve bunları neden kaybetmememiz gerektiğini de anlatıyor, 28 Şubat'ın Psikolojik Etkileri…