Yazıya bir bakıp geçme ihtimalinize binaen, son söylenecek olanı baştan söyleyelim: Ben sizin yerinizde olsam -eğer henüz almadıysam-, internete girer ve Turkuvaz Kitap'tan çıkan, Öyle Geçer Ki Zaman – Teoman Duralı Kitabı'nı hemen sipariş verir ve gelir gelmez de okumaya başlardım…
Yeni tip koronavirüs Covid19'un Çin'de yayılması ve ölümlere sebep olması sonrası alınmaya başlanan tedbirler sonrası yaşamaya başladığımız süreci, ilerde 'Korona Günleri' diye anacağımız kesin gibi.
Korona günlerinin sıkıcı yönleri olduğu kesin. Ancak virüsün daha fazla yayılması ihtimalini önlemek ve süreci olabildiği kadar az zayiatla atlatmak için alınan tedbirlerin yerinde olduğunu da biliyoruz.
Bu günlerin, öncelikle ailelerimizde daha fazla vakit geçirme fırsatı sağladığının altını çizmek gerek. Görüşmelerin mümkün olduğu kadar azaltılmasının sağladığı bir başka imkan da, herhalde kitap okuma konusunda yeteri kadar vakit bulamayanların, bu arzularına kavuşmuş olmaları.
Dolayısıyla bu günleri kitap okuyarak ve bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler katarak geçirmek, iyi bir fikir. Her birimizin okuma konusunda kendimize göre tespit edilmiş önceliklerimiz vardır muhakkak. Mesela bazılarımızın bugünlerde Kur'an-ı Kerim, meal, tefsir, siyer ve hadis kitapları okumaya daha bir ağırlık verdiğini varsayabiliriz.
Okuma listenize katkıda bulunmak için, kısa bir süre önce yayınlanıp hemen ardından yeni baskısını yapan özel bir kitaptan, yani Turkuvaz Kitap'tan çıkan 'Öyle Geçer Ki Zaman - Teoman Duralı Kitabı'ndan bahsetmenin tam zamanı.
Okul sevmeyen çocuktan profesörlüğe…
'Çağdaş Küresel Medeniyet' başta olmak üzere felsefe ağırlıklı birçok eseri ile tanınan Teoman Duralı'nın hatıraları, gerek çocukluk ve gençliği ve gerekse de tahsil hayatı sırasındaki şahitlikleriyle farklı ve tadına doyulmaz bir dönem hikayesi sunuyor bizlere.
1947 Zonguldak doğumlu olup ilk ve orta öğrenimini Ankara'da yapan ve İstanbul Üniversitesi'nde felsefe ve biyoloji tahsili gören; gezi, eğitim, çalışma vb. çeşitli sebeplerle yurtiçi ve yurtdışında seyahatler gerçekleştiren Duralı'nın 50'li yıllardan başlayan hatıraları, Türkiye ve dünya hakkında nerdeyse eksiksiz bir tablo oluşturuyor.
Duralı'nın, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarının önde gelen isimleriyle irtibatlı büyük dayısı Hasan Amca, bir dönem DP milletvekili olup Etibank Genel Müdürlüğü ve başka görevlerde bulunan babası Sabih Duralı'dan ve karşılaştığı diğer isimlerden aktardıkları ise, 19. asrın sonları ve 20. asırla alakalı olarak dağarcıkları doldurmaya vesile.
Duralı'nın annesinin Alman olmasının, hatıraları renklendirdiğini de hatırlatmakta fayda var.
İlk ve orta tahsili sırasında okumayı ve okulu hiç sevmeyen Teoman Duralı'nın, felsefe alanında akademisyenliğe başlayıp sonunda profesör olması ve ülkemizin çeşitli yerlerinde ve yurtdışındaki hocalıkları, şahitliğinin alanının genişleten unsurlar.
Hatıratlar, bir insanın hayatı boyunca biriktirdiği bilgilerin özetini öğrenme açısından bir şans olmanın yanında, anlatanların şahitlik ettikleri ve dinledikleri dönemleri değerlendirebilmeye de imkan sağlar. Teoman Duralı Kitabı, bu açıdan ilk sıraya konulması gereken bir kitap.
Duralı'nın, Türkiye'nin 50'li ve 60'lı yılları ile ilgili tespitleri, İsmet İnönü ile muhabbetleri, anarşinin zirve yaptığı günlerde yaşadıkları ve benzeri, kitaptan verilebilecek sayısız güzel örnekler var. Ama yerimiz yok.
Siz en iyisi hemen internete girin ve 'Teoman Duralı Kitabı'nı sipariş edin…