26 Mart 1989 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı SHP'nin kazanması, hemen herkes için bir sürprizdi.
12 Eylül siyasi yasaklarını kaldıran 6 Eylül 1987 referandumundan sonra yapılan seçimde, merkez sağ oyların ANAP (26.12) ve DYP (13.86) arasında bölünmesi sebebiyle Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin yüzde 35.95 oy oranıyla aradan sıyrılması, hakikaten şaşırtıcıydı.
Ne kadar doğrudur bilinmez, ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanan Nurettin Sözen'in de çok şaşırdığı ve hazırlıksız olduğu için o dönem SHP Genel Başkanı olan Erdal İnönü'ye giderek: "Sayın genel başkanım, hani kazanma riski yoktu?" şeklinde çıkıştığı söylenir…
Sözen döneminin, İstanbul açısından en şanssız dönemlerden birisi olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. Çünkü İstanbul sadece susuz kalmayıp, çöp dağları ile de karşılaşmıştı. Bu arada Ümraniye'deki çöp depolama alanının patlaması ile onlarca kişi de hayatını kaybetmişti.
Üzerinden bunca yıl geçtikten sonra bile, o dönemde yaşattıkları ile alakalı olarak İstanbul halkından özür dilemesi beklenen Nurettin Sözen'in, Cumhurbaşkanımızın eleştirileri üzerine kendini savunma sadedinde söyledikleri, CHP zihniyetinin ne olduğunu anlamak açısından adeta bir kılavuz gibi.
Susuz İstanbul'da haklarını alamadıkları için grev yapan temizlik işçileri sebebiyle yaşanan çöp dağları meselesine şöyle yaklaşıyordu Nurettin Sözen: "Grevi olmayan bir toplumda yaşamaktansa, çöp yığınlarıyla demokrasi içinde, sendikası, toplu sözleşmesi olan, grevi olan bir düzende yaşamayı yeğlerim."
İşçilerin haklarını vermeyerek grev yapmalarına sebep olan ve böylelikle 7 milyon İstanbulluya çöp işkencesi yaşatan Sözen'in bu sözleri, siyasi tarihe pişkinlik örneği olarak geçebilecek kıratta…
İSKİ'nin paralarının hizmet yerine partisinin genel merkez inşaatına ve dönemin genel müdürünün şahsi işlerine gitmesi sebebiyle yaşanan susuzluk konusunda ne diyeceğini bilmiyoruz. Ama bu kadar yıl sonra, çöp meselesinde olduğu gibi bir pişkinlik örneği sergileyebilir Sözen.
Yapmayacaklarının garantisi…
Tıpkı vaktiyle Sözen'in hazır olmadığı gibi, İstanbul başta olmak üzere CHP'nin gösterdiği belediye başkan adaylarının hemen tamamı, aday oldukları şehirlerle ilgili en ufak bir hazırlığa bile sahip değiller.
1994'te başlayan çizginin devamı olarak belediyelerde hizmet destanları yazan ve muhteşem projelerle sahada olan AK Parti ve MHP'nin karşısına, alelacele kotarılmaya çalışıldığı belli olan projelerle çıkan CHP ve beraberindekiler, tıpkı 1989'da olduğu gibi sürpriz bir sonuç hayali kuruyor olmalılar.
Yerel yönetimlerde hizmet anlayışı genellikle ön plandadır. Dolayısıyla, 'yaptıkları yapacaklarının garantisi olan' kadroların karşısına, 'yapmadıkları yapmayacaklarının garantisi olan' bir kadroyla çıkanların hezimet yaşayacakları söylenebilir.
Vaktiyle CHP zihniyetinin yaşattıklarını iyi bilenler çöp dağlarının, susuz günlerin, çukurlar ve çamurlardan geçilmeyen yolların sanıldığı kadar uzak olmadığının farkındadır…
Vaktiyle bizzat tecrübe edenler başta olmak üzere CHP zihniyetini iyi bilenlerin, 'nasıl olsa kazanma riski yok' mantığıyla seçime girenler konusunda insanımızı uyarmasında fayda var.
Unutmak insani bir haslettir. Sahip olunanların hep süreceğini zannetmek de öyle… Ancak, ismi anıldığında 'çöp, çukur, çamur ve hele de susuzluk' akla gelen CHP zihniyetinde 'hizmet' kavramına yer olmadığını herkesin iyi bilmesi gerek…
Susuzluk, çamur, çukur ve çöp dağları ile karşılaşma ihtimali, hakikaten çok uzak değil…