Gençlik konusu, özellikle de orta ve üzeri yaşlarda bulunanlar açısından genellikle problemli bir alan olarak bilinir.
Gençlerin mesuliyetsiz oldukları, 'lay lay lom' yaşadıkları, ciddi konulara ilgi duymadıkları ve bugünü ve geleceği değerlendirme konusunda yeteri kadar dikkatli olmadıkları... yaygın değerlendirmeler arasındadır.
Özellikle de yakın dönemde ciddi sıkıntılar çekenler, gençlerin şu anda milletçe sahip olduğumuz imkanların kendiliğinden gerçekleştiği kanaatinde olduklarını düşünmekteler ve galiba haklılar da...
Sahip olunan her şeyin kendiliğinden gerçekleştiği düşüncesinin, devran bundan sonra da böyle devam eder kanaatine kapı açacağı ve böylelikle gelecekte büyük sıkıntılar çekilebileceği, bu bakışın sebeplerinden.
Tercihlerin sağlıklı olarak yapılmaması durumunda, yakın geçmişte karşı karşıya kalınan olumsuzlukların tekrar yaşanabilmesi ihtimali, her zaman mevcut.
Mesele sadece susuzluk, elektrik kesintileri, çöp dağları, sağlık sisteminde kötü günlere dönüş ya da benzeri, birtakım hizmetlerden mahrum kalmakla sınırlı değil.
Hizmete harcanması gereken ortak varlıkların birilerine peşkeş çekilmesi yanında, milletçe maruz kaldığımız birçok sıkıntı ile mücadele edip olumsuzlukları alt ederek bu günlere kavuşan insanlar, nelerin kaybedilebileceğini çok iyi biliyorlar.
Çocuklarımızın inançlarına uygun şekilde eğitim alabilmeleri için önlerinin açılmasının ve milletimizin kahir ekseriyetinin kullandığı başörtüsünün yasak olmaktan çıkarılmasının tarihi, gençlerimizden bazılarının zannettiği kadar eski değil.
Dahası, şimdi bu durumu kabul etmiş gibi gözüken birilerinin, fırsat bulur bulmaz o eski günlere dönebilme hesaplarını yaptıkları da herkesin bildiği bir sır...
Gençlerimizin toplum olarak hangi aşamalardan ve ne gibi bedel ödeyerek geçildiğinin yeteri kadar farkında olmamaları, ödenebilecek büyük bedeller manasına gelebilir...
'Gençliğin anlam arayışı'...
Bingöl Üniversitesi tarafından düzenlenen 'Modern Çağda Gençliğin Anlam Arayışı' isimli uluslararası sempozyumu izleyenlerin çoğu, gençlerle orta yaş kuşağı arasındaki bağın sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için vaktin geç olmadığını fark etmiş olmalılar.
İki gün süren ve değişik ülkelerden 70'e yakın katılımcı ile gerçekleştirilen sempozyuma üniversite öğrencilerinin gösterdiği ilgi hakikaten sevindiriciydi.
Türkiye'den birçok üniversite rektörü, fakülte dekanı, akademisyenler ve sahalarında uzman isimlerin, düzenlenen 11 oturumda görüşlerini sunarken, dinleyici kitlesi açısından memnun oldukları performanslarından anlaşılıyordu.
Gençlik temelli sunumlarda gençliğin problemleri, sivil toplum kuruluşları ile ilişkileri, popüler kültür hakimiyeti, inançla ilgili meseleler ve benzeri hususlardaki sunumlar, orta yaş ve üzeri kesimin tecrübeleri yanında kaygılarını da dile getirir mahiyetteydi.
Usulüne uygun bir şekilde anlatıldığında gençlerin olup bitenleri öğrenmeye ve bunlardan ders çıkarmaya istekli oldukları, açık. Bütün mesele yaşananları ve bunlardan alınması gereken ibretleri onlara aktarabilecek bir dil bulmakta.
Böyle bir sempozyum düzenledikleri için Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak ve ekibini tebrik etmek gerek. İki gün boyunca, bazen kendilerine yönelik eleştiriler içeren değerlendirmeleri dinleyen gençleri de.
15 Temmuz'da milletçe verdiğimiz mücadelede sırasında, kendilerinden ümit kesenler dahil herkesi şaşırtmıştı gençlerimiz...
Gerekenler yapılırsa bundan sonra da şaşırtacakları, kesin. Bunun için geç kalınmış da değil...