24 Haziran Seçim kampanyaları vesilesiyle mega projelerle ilgili tartışmalar tekrar gündemde.
Ülkenin büyümesi ve gelişmesinin normal bir gereği olan bu büyük projeleri nedense 'gereksiz' bulanlar, malum. Bu projelerin gerçekleştirilmesi için başvurulan Yap-İşlet-Devret usulünü hedef alarak, yalan yanlış rakamlarla kafa karıştıranlar, meselenin bir diğer yönü.
Üzücü olsa da, büyük projelere karşı çıkmak ülkemizin geleneğinde olan bir husus.
Şimdi ismi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan ilk Boğaziçi Köprüsü'nün planlama ve yapımı aşamasında çok ciddi tartışmalar yaşanmıştı.
Bir kesim 'Boğaz'a köprü yapmaya ne gerek var?' diyor ve öncelikle Zap Suyu ve benzeri yerlere köprüler yapılması gerektiğini savunuyordu. Tahmin edileceği gibi, 'istemezük' diyenlerin başını sol kesim çekiyordu.
Birinci Köprü ile ilgili tartışmaların en dikkat çekici yönlerinden birisi de, köprünün ayakları sebebiyle hanım arkadaşının yalısı kamulaştırılacak bir gazete sahibinin 'hayır' kampanyasına sağladığı katkılardı…
Yeni Havalimanı, Yavuz Sultan Selim köprüsü, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüsü'ne karşı olanlar ne derse desin, sağladıkları ve sağlayacakları çeşitli faydalar bu projelere ihtiyaç olduğunun en açık delili. Birilerinin bunlara karşı çıkmalarının önemi yok yani…
Yap-İşlet-Devret konusunda kafasını karıştırıcı açıklamalar yapanlar çok… Yap-İşlet-Devret yerine Yap-İzle-Zarar et ve benzeri yakıştırmalarda bulunan bu çevrelerin en önemli iddiaları, büyük projelerle devletin zarara uğratıldığı…
Konunun doğrudan muhatabı olan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan'ın geçtiğimiz Nisan Ayı başında TRT Haber'de katıldığı bir programda verdiği bilgiler, Yap-İşlet-Devret'in ülkemiz açısından ne kadar yerinde olduğu hususunda gerçekten tatmin ediciydi…
İşin aslı ne imiş!..
Bakan Arslan'ın programda verdiği bilgilere göre, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüsü için, 2017 senesi için ödenen garantili geçiş farkı toplamda 3 milyar 400 milyon lira.
İlk bakışta karşı çıkanları haklı çıkarabilecek bir rakam gibi gözükse de, detaylara girildiğinde devletin ciddi manada faydalı bir iş yaptığı anlaşılıyor.
Toplam yapım bedelleri 15 milyar dolar (bugünkü kurla yaklaşık 68 milyar TL) olan 'bu üç proje için eğer borç alınmış olsaydı, 2017 senesi için ödenecek taksit ve faiz tutarı 10 milyar TL'yi bulacaktı' diyor Bakan Arslan.
Günlük geçiş garantisi 68 bin olan Avrasya'dan ilk yıl günde ortalama 20 bin olan geçişin, 2017'de 48 bine ulaştığı ve 2018'de garanti sayısını yakalayacağı, Bakan Arslan'ın verdiği bilgiler arasında.
Sadece Avrasya Tüneli ile çeşitli şekillerde devletin sağladığı tasarrufun 1 milyar 200 milyon dolar olduğu biliniyor. İşin bu yönüne bakılırsa, projelerin nerdeyse maliyetleri kadar tasarruf sağlamaları da söz konusu…
Bağlantılı otoyollarda garantileri şimdiden karşılanmaya başlanan Osmangazi Köprüsü'nün geçiş garantisini karşılama süreci olarak üç yıl öngörülmüş. İstanbul-İzmir Otoyolu tam devreye girdiğinde Osmangazide'de günlük 40 bin geçişin çok üzerine çıkılacağı kesin gözüküyor.
Günlük geçiş garantisi 135 bin olan Yavuz sultan Selim Köprüsü'nde 110 bin rakamına ulaşılmış durumda….
Özeti şu: Yavuz Sultan Selim, Avrasya ve Osmangazi için, eğer borç alınarak yapılsaydı ödenecek taksit ve faiz miktarının üçte biri kadar ödeme yapılıyor…
Yavuz Sultan Selim, Avrasya ve Osmangazi'nin kısa bir süre sonra devlet hazinesine para akıtan kaynaklar haline geleceği de, çok açık…