BM ve Almanya himayesinde çarşamba günü gerçekleşen İkinci Berlin Konferansı'nda Libya'daki siyasi geçiş süreci ele alındı. 16 ülke ve dört uluslararası kuruluşun katıldığı konferansta 19 Ocak 2020'deki ilk konferansta verilen taahhütler yinelendi. 24 Aralık seçimlerinin zamanında yapılmasına vurgu yapılan Konferans'ın sonuç bildirgesinde "Tüm yabancı güçlerinve paralı askerlerin gecikmeksizinLibya'dan çekilmesi" öne çıktı. Türkiye bu maddeye şerh koydu. Sebebi Libya'daki Türk askeri varlığının Wagner ve benzeri paralı askerlerle birlikte ele alınamayacağıdır. Ankara, BM'nin tanıdığı Serrac hükümetinin çağrısıyla ve yaptığı anlaşmalarla Türk askerini bu ülkeye gönderdi. ABD dahil çağrı yapılan diğer ülkelerin sessiz kaldığı noktada Türkiye harekete geçmişti. Darbeci Hafter'in paralı askerleri Trablus'u ele geçirmek üzereyken Ankara'nın müdahalesi sahada dengeyi getirdi. Böylece Berlin Konferansları yapılabildi ve bugün geçiş sürecinin seyrini konuşabiliyoruz.
ZORLU BİR GEÇİŞ SÜRECİ OLACAK
İkinci Berlin Konferansı'nın sonuç alabilmesi ve 24 Aralık seçimlerinin gerçekleşmesi çok kolay görünmüyor. Libya'nın doğusunda Rusya ve BAE destekli Hafter'in silahlı grupları ülkenin bütünlüğü ve istikrarı için hâlâ tehdit durumunda. Paralı askerlerin çıkarılmadığı, milisleri birleştiren bir ordu oluşturulmadığı ve hızlıca temel altyapı hizmetlerinin sağlanmadığı bir ortamda seçimlerin yapılması zor olacak. Hafter kendisinin başkan adayı olmasını engelleyen Anayasa çalışmasının referanduma gitmesini istemiyor. Asker kökenli olanların ve çifte vatandaşlık sahiplerinin aday olamayacağı şartını değiştirmek arzusunda. Hafter'in silahlı grupları kontrol altına alınmadan, kendisi ya da adayını başkan seçtirebileceği ve Bingazi'de Meclis'i baskılayabileceği şartlarda Libya'da siyasi geçiş sürecinin başarıya ulaşması olası değil. Konferans'ta 24 Aralık tarihine bağlılık bildirilse bile seçimlerin bu tarih yaklaştıkça Ulusal Birlik Hükümeti'nin yönetimini bir süre daha uzatma ihtiyacı doğabilir. Başbakan Dibeybe'nin her kesimi kuşatan hükümetinin Libya'nın üç bölgesine de belli ölçülerde hâkim olması gerekir. Aksi takdirde seçim güvenliği sağlanamaz. Doğu ve güney bölgesinde seçim güvenliğine dair ciddi sıkıntılar bulunmakta. Trablus tarafının Hafter ve benzeri kişilere manipüle edilecek bir sandık meşruiyeti vereceği ve otoriter bir rejim kurulmasına seyirci kalacağı düşünülmemeli.
ACİL GÜVENLİK REFORMU
Bu itibarla Konferans'ın güvenlik reformuna dikkat çekmesi yerindedir. Türkiye hem bu reformun yapılmasına hem temel hizmetlerin sağlanmasına hem de seçim güvenliğinin sağlanmasına katkı verebilir. 13 Haziran'da Ankara'dan Trablus'a giden üst düzey heyetin hedefi de buydu. Bu çerçevede Temsilciler Meclisi'nin 20 milyar dolarlık bütçeyi onaylaması ve kamu hizmetlerinin sağlanması kritik önemde. Ayrıca, 24 Aralık seçimlerinde Meclis ve devlet başkanının ayrı ayrı seçilmesi durumunda Libya içi dengeler farklı şekilde etkilenecek. Meclis'in Bingazi'de olduğu ve hele hele Hafter tipi bir ismin güçlü devlet başkanı olduğu durumda Libya'yı doğusu, batısı ve güneyi ile bir arada tutma hayli zor olacak. Önümüzdeki aylarda Libya'da seçim kampanyaları hareketlenecek. İkinci Berlin Konferansı'nın, birincisi gibi, mevcut sorunlara hızlı çözüm üretmesi beklenmemeli. Türkiye, Libya'daki askeri varlığının resmi anlaşmalar çerçevesinde olduğunun bilinciyle geçiş sürecine destek verecek ve seçim güvenliğini sağlayacak katkılarda bulunacaktır. Not: SETA'nın Libya'da güvenlik reformu üzerine hazırladığı rapor Türkiye'nin bu alandaki kapasitesine işaret etmektedir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.