Elbette Beyaz Saray'ın, CIA'nın açıkladığı Cemal Kaşıkçı cinayeti raporuna tepkisini kastediyorum. Kabul etmek lazım, Demokratlar konuları estetik hale getirmekte ve çok yönlü kullanıma açmakta mahirler. "Doğrudan ülke sınırları dışındaki muhaliflere karşı ciddi faaliyetlerde bulunduklarına inanılan" kişiler için yeni bir kategori uydurmuş ve adını "Kaşıkçı yasağı" koymuşlar. Böylece cinayete karışan 76 Suudi Arabistan vatandaşınavize kısıtlaması getirirken Veliaht Selman'ın yakın koruma ekibini de yaptırım listesine eklediler. Ancak asıl kritik konuda, yani cinayetten sorumlu tuttukları Veliaht Selman'a göstermelik yaptırım bile getirmediler. Artık savunma bakanı düzeyinde muhatap alınacağı gibi bir ilave not düşülebilir.
Aslında sonuca kimse şaşırmadı
Biden yönetiminin "insan hakları ve demokrasi" söyleminin ABD'nin jeopolitik çıkarlarına zarar vermeyeceğini, aksine onları konsolide etmek için kullanılacağını düşünenler bu sonuca hiç şaşırmadı. İlişkileri "yeniden düzenlemenin" ölçeğinin hayli küçük olması beklenen bir şeydi. Trump döneminin aşırılığı törpülendi.
Dışişleri Bakanı Blinken'ın iki ülkenin ortaklığının "ABD'nin değerlerini yansıtması" ve Suudi Arabistan'ın "bu tür saldırılara son vermesi" gerektiği vurguları sadece geleceğe yönelik uyarılar mahiyetinde kaldı. Yaptırım dahi gelmemesini Suud'a yakın bazı yorumcular "aklanma" olarak okudu. Kaldı ki Veliaht zaten ülkesinin fiili yöneticisi olarak "sembolik sorumluluğunu" kabul etmişti. Yani Biden, daha önce iddia ettiğinin aksine Veliaht Selman'ı "parya" haline getirmedi. Önümüzdeki maçlara bakacağız havasıyla topu taca attı. Jeopolitik çıkarlar asıldır, gerisi teferruat
Washington, İkinci Dünya Savaşı sonrası Riyad ile kurduğu "stratejik ortaklığı" sıkıntıya sokacak bir tercihte bulunmadı. Fiilen zaten iktidarda olan Veliaht Selman'ın, babası Selman'dan sonra on yıllar boyu kral olacağı gerçeği ağır bastı. Trump döneminde ayrıcalıklı muamele gören Veliaht, rakiplerini ve muhaliflerini tasfiye etmişti zaten. Şu an alternatifi olmayan konumda. Biden yönetiminin Veliaht Selman'ı doğrudan hedef alması, tüm Ortadoğu'nun dengesini değiştirebilirdi. Bölgesel güçler İran, İsrail, Türkiye ve Suudi Arabistan arasında yeni bir hikâye başlardı. İran ile nükleer anlaşmaya dönüş arzusunun ifade edildiği bir ortamda Riyad'ı yabancılaştırmak İsrail ve Körfez ülkelerinin de menfaatlerine aykırı.
Yemen, İran ve hatta Irak dosyalarında Riyad'ın Washington'un yanında olması lazım. Ayrıca, "parya" haline getirilseydi, Veliaht Selman'ınÇin ve Rusya ile daha fazla yakınlaşarak ABDile klasik stratejik ortaklığı tümüyle terk etmesisöz konusu olabilirdi. Washington'un bu denli yüksek bir maliyeti "demokrasi ve insan hakları" adına üstlenmeyeceğini önceki performanslarından biliyoruz.
"Değerler" söylemi Demokles'in kılıcı
Yanlış anlaşılmasın. Biden yönetiminin Kaşıkçı cinayetinde topu taca atması iddialarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. "Reel çıkarların değerlereüstün gelmesi" hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar için bir Amerikan gerçekliği. Biden yönetiminin, özellikle Blinken'ın, değerler vurgusunu devam ettireceğini düşünüyorum. Hatta "Kaşıkçı yasağı" gerekirse Veliaht Selman'a uygulanmadığı ölçüde ağırlaştırılarak başta Çin ve Rusya olmak üzere diğer ülkelere yöneltilebilir. Elbette Amerikan çıkarlarına zarar vermeyecek hatta onları koruyacak şekilde. Seçmece ve çifte standartlı olarak...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.