Bitirdiğimiz yılın gündeminin başköşesinde Kovid-19 salgının oturduğu şüphe götürmez. Sağlık, ekonomi ve insaniyet alanlarında tüm dünya büyük bir sınavdan geçti. Birbirinin maske kargolarına el koyan ülkelerin utancı tarihteki yerini aldı. "Yeni normal" ve "dünyanın artık eskisi gibiolmayacağı" tartışmalarından geriye kalan uluslararası sistemde "büyük güç rekabetininhızlandığı" gerçeğidir. İlginçtir, virüsün çıktığı yer olan Çin, salgından en az etkilenirken; 350 bini aşan ölümle ABD en fazla etkilenen ülke oldu. Salgın olmasa kazanmasına garanti diye bakılan Trump, başkanlık seçimini Biden'a kaybetti. "Önce Amerika" sloganının kaosu yerini "ABD geridöndü" söyleminin belirsizliğine bıraktı. Gündelik hayatta mesafenin ve maskenin şekillendirdiği yeni normale alışamadık. Salgını önümüzdeki yıl aşılarla yenerek normalleşmeyi dört gözle bekliyoruz.
Türkiye farkı
Kovid-19'un her ülkeyi vuran ortak etkileri bir yana 2020'yi en iyi değerlendiren ülke bence Türkiye. Salgının gerektirdiği yardımlaşma prensibinin parlak örneği olarak ihtiyacı olanlara uluslararası yardımları ayrım yapmadan ulaştırdı. Dahası, Libya, Doğu Akdeniz ve Dağlık Karabağ hamleleri ile jeopolitik boşlukları doldurma maharetini gösterdi. Deniz yetki alanları ve milli egemenlik konularındaki kararlılığını sergiledi. Suriye ve Irak'ta PKK-YPG terörü ile mücadelede önemli bir ivme kazandı. Üç cephede Türk SİHA'larının sergilediği başarı, savaşların geleceğinin değiştiği üzerine tartışmayı tetikledi. Yine Türkiye'nin hamlelerinin sonucunda inisiyatif kaybedenlerin Ankara'yı "agresif dış politika" ile suçlamaları sahadaki değişimin verdiği rahatsızlıktan başka bir şey değil. Yaptırım tehditleri de yeni Türkiye realitesine uyum sağlamakta zorlananların çaresizliği. Ne sürdürülebilir ne de faydalı.
Reform ve yeni sayfalaraçmak
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021'i "demokratik ve ekonomik reformlaryılı" olarak niteledi. Reform gündeminin tedrici olacağını ve mücadele perspektifini kaybetmeden sürdürüleceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı sistemini yerleştirme amacının izleneceği açık. Bu arayışın bir tezahürü de Türkiye'nin son dört yılda dış politikadaki kazanımlarını konsolide etmek amacıyla ilgili aktörlerle yeni sayfalar açma niyeti. ABD ve AB ile ilişkilerin "karşılıklı fayda temelinde" toparlanması 2021'in gündeminin üst sıralarında. Yeni sayfa açma niyetine Mısır, Suudi Arabistan, İsrail ve BAE'nin de dahil edilmesi bekleniyor. Doğu Akdeniz'de bütün tarafları bir araya getiren iş birliği arzusu zaten masada. Ankara'nın yeni sayfa açma iradesi doğru anlaşılmalı.
Tamamlayıcınormalleşme
Diplomasiyi harekete geçirerek daha önce gerilim yaşanan bazı ülkelerle yeni uzlaşmalara varma niyeti "radikal değişim" isteği olarak görülmemeli. Ya da Ankara'nın milli çıkarları için ortaya koyduğu iddialardan vazgeçmesi şeklinde anlaşılmamalı. Bir diğerinin yerine geçme değil, tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu. Zaten yeni sayfa açılması konuşulan aktörler de kendi stratejik hesaplarına bakarak Ankara ile iş birliği yapacak ya da yapmayacak. Biden yönetimi ile iyi ilişki kuralım demek, Rusya ile iş birliğini terk edelim anlamına gelmiyor. "Washington'un YPG'yi desteklemesinesessiz kalalım" ile hiçbir alakası yok. Ya da İsrail ile iyi ilişkileri hedeflemek Tel Aviv'in Filistin politikasını kabullenmeyi ve bazı Arap rejimlerinin "normalleşme" trenine atlamayı öngörmüyor. Nitekim Erdoğan'ın geçen Cuma namazı çıkışında "En tepe noktadasıkıntılar olmasa İsrail ilemünasebetler çok daha farklı olabilirdi.Gönlümüz arzu eder kionlarla münasebetlerimizi dahaiyi bir noktaya taşıyalım" cümlesini kullandı. Ancak "Filistin politikasıbizim kırmızı çizgimiz. İsrail'inacımasız davranışlarını kabuletmemiz mümkün değil" kaydını düşmeyi de unutmadı.
Ankara'nın şansı
Kovid-19 sonrası dünyanın büyük güç rekabeti ve Biden yönetimindeki ABD, bütün aktörlere yeni fırsat ve meydan okumalar sunacak. Önemli kriz dosyalarında ve değişen güç denklemlerinin yanı başında Türkiye var. Yeni dönemin değişim parametrelerini en iyi değerlendiren ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye olacağını düşünüyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.