Son yıllarda Türkiye'nin aktif hamlelerde bulunduğu jeopolitik denklemlerde yine akışın hızlandığı bir döneme girdik. İki önemli dosyada çatışmalar yerini uzlaşmalara bıraktı. Libya'da Trablus ve Bingazi tarafları birleşik bir hükümet kurulması ve on sekiz ay sonra seçim yapılması üzerine yol haritasında uzlaştı. Yeni hükümetin Türkiye ve Libya arasında 2019 sonunda imzalanan anlaşmalara sadık kalması Ankara'nın olmazsa olmazı. İstifadan vazgeçen Serrac hükümeti de Ankara devrede olmadan Trablus'u darbeci Hafter'e teslim etmek zorunda kalacağını biliyor.
***
Yine, Dağlık Karabağ çatışması Azerbaycan'ın lehine bir zafer anlaşması ile bitti. Böylece Bakü, işgal altındaki yedi reyonu, Karabağ'ın bazı kentlerini ve Nahçıvan'a koridoru elde etti. Moskova ve Ankara da Kafkaslar'da stratejik kazanımlar sağladı. Rus askerinin Dağlık Karabağ'a yerleşmesi ve Nahçıvan'ın (komşusu Türkiye'nin de) Azerbaycan ile koridor bağlantısının kurulması iki başkent için öne çıkan kazanımlar. Kremlin'in ateşkes anlaşmasını Paşinyan'a tehditle dayatması hem Azerbaycan'ın Şuşa'dan sonra hızla tüm Karabağ'ı ele geçirmesini engelledi. Hem de ABD'nin yeni başkanı Biden göreve başlamadan Kafkaslar'daki bir çatışma dosyası şimdilik rafa kaldırıldı. Şimdilik diyorum zira Ermenistan'ın kontrolündeki Dağlık Karabağ kısmının nihai statüsü hâlâ belirli değil. Bu dosyanın ABD-Avrupa tarafından ileride açılma ihtimali tümüyle sıfırlanmadı.
***
Sahanın hâlâ dikkatle takip edilmesi gerekse de Libya ve Dağlık Karabağ çatışmalarında uzlaşmanın öne çıkması Ankara'nın Biden dönemine hazırlık yapmasına fırsat tanıyor. Geçiş dönemi ve ekip kurma ile uğraşan Biden'ın dış politikayı bizzat ele alması bekleniyor. Avrupa ile yakınlaşarak Rusya'yı sınırlandırmaya ağırlık vereceği konuşuluyor. Ortadoğu politikasının da yine bu hedeften önemli ölçüde etkileneceği açık. Transatlantik ittifakı canlandırmanın sıkıntıları bir yana Obama ve Trump döneminde güç boşluklarını dolduran Rusya'yı sınırlandırmak hiç de kolay görünmüyor. Moskova, Avrupa, Karadeniz, Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da az maliyetle önemli nüfuzlar elde etti.
Washington'un bunları geri sarması için Berlin (Kuzey Akım vs.) başta olmak üzere birçok Avrupa başkentiyle ortak çıkar oluşturması lazım.
***
Rusya'nın nüfuz elde ettiği bu bölgelerde ve spesifik çatışmalarda (Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ) olan diğer etkili güç ise kuşkusuz Türkiye. Ankara, Moskova ile işbirliği de yapıyor, rekabet de. Bu zamana kadar Ankara'nın Moskova ile çalışmasını eleştiren ve özellikle S-400'ler üzerinden kampanya yapan çevrelerin fark etmesi gereken bir husus var. Batı ittifakının Rusya ile kuracağı yeni ilişkide Türkiye kritik önemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus lider Putin ile 2015'ten itibaren yürüttüğü ilişki aynı zamanda bir avantaj olarak görülebilir.
Meselenin iki boyutu var:
1- Önde gelen NATO üyelerinden birisi olarak Türkiye, Libya, Suriye ve Dağlık Karabağ dosyalarında Rusya'yı dengeliyor.
2- Bu ilişki restore edilecek Batı ittifakının rekabetinde yapıcı bir rol üstlenebilir.
***
Türkiye, Biden yönetimi için tek bir dış politika dosyasına karşılık gelmiyor. Unutulmamalı, Ankara, hem çok sayıda bölgede hem de çok dosyada sahada ve masada olan bir aktör durumunda. Washington ve Ankara'dan gelen ilk açıklamalar olumlu. Biden'ın dış politika danışmanı Carpenter'in "Türkiye'ye ekonomisini çökertecek yaptırımlar" uygulamayı planlamadıklarını söylemesi başlangıç için iyi. Erdoğan'ın stratejik ilişkilere vurgu yaparak Biden'ı tebrik etmesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun yeni ABD yönetimi ile çalışma isteğini ifade etmesi ve Savunma Bakanı Akar'ın S-400 ve F-35'lerin uyumluluğu konusunu ele alma açıklaması Ankara'dan gelen işaretler. İlk test S-400'ler konusunda olacak. Uluslararası sistemin yeni jeopolitik denklemlere yürüdüğü dört yılı verimli geçirebilmek için Washington- Ankara hattında yeni bir sayfa açılması lazım.