Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin keşfedildiğini müjdeledi.
Müjdenin "Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi" ve "çok daha zengin enerjinin yalnızca bir parçası" olması ülkemiz için yeni bir başlangıçtır.
Enerjide dışa bağımlılığı sona erdirmek için başlatılan yerli- milli devrimin dev bir adımıdır.
7-8 yıllık doğalgaz ihtiyacımızı görecek bu rezervin toplam ekonomik değeri günümüz fiyatları ile yaklaşık 90 milyar dolar tutarındadır.
Erdoğan'ın liderliğiyle 2015'de milli enerji hamlesini başlatan Berat Albayrak, dünkü açılışta
Ülkemizin cari açık konusunu ortadan kaldıracağı bir döneme geçtiğini vurguladı.
Bu yeni dönemi "artık ne doğu ne batı, yeni eksen Türkiye söyleminde yeni bir süreç" olarak niteledi.
***
Enerjide dışa bağımlılığın bitmesi durumunda Türkiye, uluslararası konumunu daha da yükseltecektir.
Erdoğan "ülkelerin koydukları vizyonların hayata geçebilmesi enerji ile mümkündür" diyerek enerjinin çarpan etkisine işaret etti.
Hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili hamleler Türkiye'nin son yıllardaki aktivizminin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Zira enerji etrafındaki mücadele ekonomiden güvenlik ve jeopolitik çıkarlara kadar geniş bir alanı etkiliyor.
O halde Erdoğan'ın "büyük ve güçlü Türkiye" vizyonuna dünden itibaren daha yakınlaştığını söyleyebiliriz.
Dünya siyasetinin "satranç ustası" olarak Erdoğan, enerjide dışa bağımlı bir ülkenin uluslararası gerilimleri yönetmede ve ekonomik türbülanslara dayanmada elinin zayıf olduğunu çok iyi bilmekte.
Türkiye'nin kapasitesini büyütecek keşfi "Rabbim, bize görülmemiş büyüklükte bir kapı açtı" şeklinde nitelemesi tam da bununla ilgili.
***
Karadeniz'de doğalgaz keşfedilmesinin Doğu Akdeniz rekabetine etkisinin olması kaçınılmaz.
Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının paylaşımında kararlılık sergileyen Türkiye, şimdi son keşifle birlikte iddialarını somutlaştırmaya bir adım daha yaklaştı.
Sondaj gemileri ve donanması ile bu denizlerde varlık gösteren Ankara, yeni rezervler keşfederek Türk halkına iddialarını ispatlama başarısını tekrarlamak istiyor.
"Deniz varlığına sahip çıkma" duygusu artık Türk milletinin ortak bir çıkarıdır.
Yeni keşif, Türkiye'nin egemenlik haklarıyla enerji çıkarlarını birleştiren bir sinerji oluşturdu.
Bu sinerjiye yönelik saldırıların milli bir direniş karşılaşacağı kesindir.
AB liderlerinin, özellikle Macron'un Yunanistan'ın maksimalist taleplerini Türkiye'ye dayatamayacağını anlaması gerekli.
Türk halkı, hidrokarbon kaynaklara ulaşmanın tadını aldı; kimsenin bunu engellemesine müsaade etmeyecek.
Bu müjde Türkiye için doğalgazdan fazlası...
***
Elbette Erdoğan'ın doğalgaz müjdesini milletçe ortak bir başarı olarak kutladık.
Ancak CHP Genel Sekreteri Böke'nin bu doğalgaz kaynağının "Türkiye'ye kalkınma getirmeyeceği" yönündeki yorumu talihsizdir.
Hidrokarbon kaynakları bulmanın ekonomiyi sıçratacağı apaçık bir gerçeklik.
Türkiye, petrolden elde ettiği dolarları Batı bankalarına yatıran ya da lüks harcamalara yönelten Körfez ülkeleri durumunda değil.
Aksine her yıl yaklaşık 40 milyar dolarlık enerji ithalat yükünü taşıyarak etrafındaki bölgenin en canlı ve güçlü ekonomisi olmayı başardı.
Cumhuriyetin kalkınma hamlesinin bu aşamasında doğalgaz veya petrol yatakları bulmak hızımızı artırır, bizi atalete sevk etmez.
Böke'nin millete ve seçtiklerine "rantiyeci" muamelesi yapan tavrı ortak sevincimizi bulandıramayacak.
Dünkü yazımda "ciddi ekonomik getirisi" olacak müjdeyi muhalefetin küçümseyeceğini söylemiştim.
Keşke yanılsaydım.