Başkan Erdoğan, Cuma namazı çıkışı basın mensuplarına Libya'daki süreci "çok daha yakın bir markaj" içerisinde sürdürdüklerini söyledi.
"Yakın markaj" tanımlamasını Milli Savunma Bakanı Akar ve Genelkurmay Başkanı Güler'in Trablus'a yaptığı ziyaret dahil son dönemdeki karşılıklı diplomasi trafiği için kullandı.
Erdoğan, bu karşılıklı sık ziyaretlerin "belirli bir plan çerçevesinde" gerçekleştirildiğini vurguladı.
Perşembe günü Erdoğan'ın Katar ziyaretinde de Libya dahil bölgesel konuların istişare edildiği biliniyor.
Trablus-Ankara-Doha hattındaki diplomatik hareketlilik Kasım 2019'da imzalanan iki mutabakat muhtırasından sonra her geçen gün Türkiye ve Libya arasındaki iş birliğinin çok yönlü olarak derinleştirildiğini gösteriyor.
***
Doğu Akdeniz'deki haklarını korumayı Libya inisiyatifi ile entegre eden Ankara açısından Trablus'a verilen destek kısa vadeli değil.
Cephedeki askeri koordinasyondan altyapı hizmetlerinin sağlanmasına, güvenlik reformundan siyasi geçiş sürecine ve kurumların inşasına kadar uzanıyor.
Suriye ve Irak'ta PKK terörüyle mücadeleyi kara komşularındaki beka meselesinin parçası olarak gören Ankara, Libya'yı da deniz komşusu olarak değerlendiriyor.
Bu da Ankara'nın imzaladığı iki mutabakat muhtırası ile Doğu Akdeniz, Avrupa ve Kuzey Afrika denkleminde hayati çıkarlarının temini için stratejik bir tercih yaptığına işaret ediyor.
İşte Erdoğan'ın bahsettiği "yakın markaj" aslında Türkiye- Libya ilişkilerinde önümüzdeki on, yirmi yılı planlamak ve yürütmek demek.
***
Libya'yı yakın markaja alan sadece Türkiye değil.
Fransa, Yunanistan, Rusya ve BAE müthiş bir diplomatik ve askeri hareketlilik içinde.
Darbeci Hafter'in yenilgileriyle Kuzey Afrika'daki emellerini kaybetme korkusuna kapılan Fransa, Türkiye'nin Libya inisiyatifini hedefe oturttu.
10 Haziran'da Türk ve Fransız firkateynleri arasında yaşanan gerilimden sonra "tehlikeli oyun" eleştirisinden "cezai sorumluluğu olma" iddiasına geçti.
Türkiye'nin kararlılığı Fransa'yı Akdeniz'de koruma görevi yürüten "Sea Guardian" adlı NATO misyonundan geçici olarak çekilmesiyle sonuçlandı.
Eski sömürgeleri üzerinde etkisinin azalacağı korkusuyla Cumhurbaşkanı Macron, NATO ve AB'yi Türkiye'ye karşı harekete geçirmeye çabalıyor.
Paris, Brüksel'den Ankara'ya "yaptırım" çıkarmaya çalışıyor.
***
Bu çabalara rağmen BAE'nin Hafter'e taşıdığı silahlara ses çıkarmayan Fransa'nın Türkiye'nin meşru UMH'ye destek vermesini engelleyebilmesi beklenmiyor.
Macron, Suriye krizinde de tekrarladığı bayat "NATO'nun beyin ölümü" argümanı ile de Ankara'nın gittikçe derinleşen Libya angajmanını durduramaz.
Avrupa'ya yönelik terör tehdidinin arttığı iddiası ise tümüyle temelsiz.
Yunanistan da bir yandan Türkiye'yi suçluyor, diğer yandan Bingazi'de, "doğudaki karşı hükümeti diplomatik olarak desteklemek amacıyla" konsolosluk açmaya hazırlanıyor.
Yakın markaj peşindeki diğer ülke Rusya, Libya büyükelçisini Tunus'ta konuşlandırdı.
BAE ise Tunus ve Cezayir'de Türkiye karşıtı diplomasi yaparken Moritanya'da askeri üs kurma emeli taşıyor.
Yakın markajların ve angajmanların odağındaki Libya'ya uzun vadeli katkı yapabilecek ülkelerin başında Türkiye geliyor.
İlgili başkentlerin Ankara ile ortak çıkarlar üretmeye yönelmesi kendi lehlerine.