İyice netleşiyor, Covid-19 sonrası dünya sert rekabetlere sahne olacak.
Salgının kendisi değil ancak olumsuz ekonomik etkileri yeni krizleri tetikleyecek.
Zira virüsle mücadelede küresel iş birliği gösteremeyen dünyanın önde gelen ülkeleri şimdi de ekonomik krizi yönetmede aynı dağınıklık içerisinde. Sorun küresel iken çözüm çabaları yine ağırlıklı ulusal. G-20 başta olma üzere uluslararası kurumlar salgın sonrası için umut vadetmiyor. ABD liderliketmekten ve 2008 krizindekine benzerbir inisiyatifi oluşturmaktanuzak.
Başkan Trump kötü yönettiği salgın sürecinin altında kalmaktan ve Kasım seçimlerini kaybetmekten korkuyor. Çin'i seçim kampanyasının merkezine oturtsa da seçim öncesi Pekin ile ticaret savaşının maliyetinden ürküyor.
ABD Merkez Bankası FED'in mevcut swap hattı uygulaması gelen ekonomik krizi dindirmek için yeterli değil. Birçok ülke yerel paralarla işlem yapmak için yoğun çaba içerisinde. Yeni bir dünya düzeni oluşacaksa salgının nasıl yönetildiğiyle değil ama salgın sonrası ekonomik krizin nasıl yönetildiğiyle yakından irtibatlı olacak. Önümüzdeki birkaç yıl ise dezenformasyon, propaganda ve ticaret kapışmayla geçecek kaotik bir dönem olacağı görüşündeyim. Gelişmekte olan ülkeleri kur operasyonları ve yüksek faiz sarmalı tehlikeleri bekliyor. Bunlara bağlı iç siyasi krizler de cabası. Elbette kriz dönemleri tehditler kadar fırsatlar da sunuyor. Salgının suçlusu olarak Çin'in gösterilmesi tedarik zincirinin Doğu Asya'dan kısmen de olsa kayması ihtimalini gündeme getiriyor.
Türkiye neden kıskaçtaisteniyor?
Virüsle mücadelede şimdiye kadar başarılı performans gösteren Türkiye, salgından çıkışı da iyi yönetirse yeni bir ekonomik atılım içerisine girebilir. Siyasi istikrar ve güçlü liderlik avantajı ile hızlı ve dinamik davranabilir. Salgın sonrası dönemde Türkiye'nin engellemesini isteyenler operasyonlarına başladı bile. İki gün önceki Londra merkezli kur saldırısı bunlardan birisi. Ankara'nın avantajlarını önümüzdeki dönemde kullanmasını istemeyen çevreler durmayacak. Biliyorlar ki, salgın sonrası dünya ekonomik güç dengesinde Türkiye'nin etkisini artırmasının yeni jeopolitik sonuçları olacak. Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye'de zaten aktif siyaset yürüten Ankara, hem bölgesel hem de küresel diplomaside daha etkin olacak. Yeni inisiyatifler geliştirecek. Salgın sırasındaABD ve İngiltere dahil 55 ülkeyetıbbi malzeme göndererek bu dinamizminigösterdi zaten. Bu durum içteve dışta 2013'den beri AK Parti ve Erdoğaniktidarından kurtulmak isteyenlerin hesaplarınaters düşüyor. Dışarıdakiler, Türkiye'ninaktörlük iddiasından rahatsızlık duyan aksineonu eskisi gibi kendilerine bağımlı tutmakisteyen başkentler. İçeridekiler ise ülkeyierken seçime mahkûm etmek için kriztellallığı yapan muhalefet.
CHP ve peşine takılanlar
Bu kampanya da CHP başı çekiyor.
Eski, yeni küçük ortakları da pek hevesli.
Darbe imaları ile CHP'nin sert bir muhalefete başladığını dün yazdım. Bu imalar radikalleri diri tutmak için; dönemsel polemiklerle aktif tutulacaklar. Bence asıl odakları işsizleri ve dar gelirlileri hareketlendirmek üzerine. Her şeyi devletten bekleyen ve sürekli suçlayan popülist bir söylem ile Erdoğan hedefte olacak. CHP,"Saray rejimi sizi yoksullaştırdı" derkenküçük ortaklar "büyük bir ekonomikkriz geliyor" diyecek. Bu arada Büyükşehir belediyelerinin sosyal belediyecilik yaptığı iddiasıyla sözde başarı hikayesi yazmayı da ihmal etmeyecekler. AK Parti belediyelerinin onlara hazır bıraktığı sosyal uygulamaları devam ettirmekten aciz oldukları ortadayken... Türkiye bu operasyonları ve muhalefetin yaygarasını aşabilecek deneyimde. Son yedi-sekiz yıldır her türlü aleyhteki hamlenin üstesinden geldi. Salgın sonrası kaosu artan dünyada bu deneyimle yeni başarılara imza atabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.