Barış PınarıHarekatının geleceğiiçin önümüzdeki haftakritik. TSK ve SMO'nun temposundan bahsetmiyorum. Sahadaki operasyonlar sivillere zarar vermeden başarıyla yürütülüyor.
Ancak YPG militanlarının sınır ilçelerimizde sivilleri ve gazetecileri hedef almasını görmezden gelen Batı başkentleri Türkiye'yi durdurmak için seferberlik halinde. Washington'da hafta başı açılacak Kongre, Senatör Graham'ın başını çektiği "ekonomik yaptırım" tasarısını görüşebilir.
Yine Fransa'nın öncülüğüyle Avrupa Konseyi, Türkiye'ye yaptırım seçeneğini tartışacak. Paris, DEAŞ ile mücadele koalisyonunu da toplayarak Ankara'ya baskı yapmaya çalışıyor.
Eski Cumhurbaşkanı Hollande, Türkiye'nin NATO üyeliğini "askıya almayı" telkin ediyor.
Mevcut Cumhurbaşkanı Macron ise "DEAŞ" ve "insani dram" kartını ele aldı.
Neymiş, operasyon "DEAŞ halifeliğinin yenideninşa edilmesine destek" olacakmış.
Milyonlar için de "insanirisk" oluşturuyormuş.
Türkiye taşları oynattı
Doğru, Barış Pınarı KuzeySuriye'deki mevcut statükonuntaşlarını yerinden oynattı. Ancak olumlu yönde...
YPG'nin tasfiyesi sadece binlerce militanın bölgeden temizlenmesi demek.
Kürtlerin zorla göç ettirilmesi değil; aksine Arapların da topraklarına dönmesini temin etmek demek.
Aslında Macron gibi Avrupalı liderler ciddi anlamda "insani risk" yaşanmadan YPG'nin tasfiye edilmesinden korkuyorlar.
Bu örgütün Suriye'de karşılığının olmadığının görülmesinden çekiniyorlar.
Bu sebeple önümüzdeki hafta ellerindeki her türlü argüman ve mekanizmaları ile saldıracaklar.
Avrupa'nın kurnazlığı
Avrupalı siyasetçiler,"DEAŞ geri dönecek" ve"istikrar bozulacak, milyonlarrisk altında" söylemleriyleyaman bir kurnazlığımaskeliyorlar.
Yaptırımları baskı aracı olarak kullansalar da Ankara'nın tehditlere pabuç bırakmayacağını biliyorlar.
Ok yaydan çıktı. Ankara kontrolünegeçirdiği yerlerdentehditleçekilmez.
Bunun için asıl hedefleri Barış Pınarı'nın Tel Abyad ve Resulayn ile sınırlandırılması.
Yani Türkiye ve muhaliflerin 480 km uzunluğunda ve 30 km genişliğindeki bölgenin tamamını kontrol altına almasını engellemeye çalışıyorlar.
Dahası, Ankara'nın mültecilerle ilgili yeni finans ayırma talebine mazeret üretiyorlar.
Geri almaları gereken DEAŞ'lı vatandaşların sorumluluğunu da Türkiye'nin üzerine bırakmak istiyorlar. Halbuki Avrupalı kurnazlarErdoğan'ın siyasimaharetini göz ardı etmemeliler. Putin'in sahaya inmeside fark yaratacaktır.
Putin'in hamlesi
Rusya lideri de ilk açıklamasındaDEAŞ kartını kullandı. "Türk ordusu kontrolüalamadan DEAŞ militanlarınınhapisten kaçabileceğini"söyledi.
Benim gördüğüm, NATO üyelerinin Türkiye'yi baskılamaya çalıştığı bir ortamda Rusya fırsatları değerlendiriyor. "DEAŞ'ın geri dönüşükorkusunu" büyüterekTürkiye'nin NATO'danyabancılaştırılabileceği bir tartışmayıkörüklüyor. S-400 gerilimindenbeklediği hararet, Trumpve Erdoğan'ın liderliğiyledindirilmişti. Şimdi Putin, NATOüyelerinin Ankara'nınPKK-YPG terörüyle mücadelesinebu denli olumsuzyaklaşmasını kullanmaniyetinde.
Süreci, PKK-YPG tehdidini her türlü stratejik hesabın üstünde gören Ankara'yı Şam ile yakınlaştırma emelinde.
Batı başkentleri, Ankara'nın kararlılığını test ederken Putin'in yine gülümsemekte olduğunu görmeli.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.