Başkan Trump, Suriye'de ve komşu ülkelerde "güvenli bölgeler" kuracağını açıkladı. Mültecileri ülkelerinde tutma amacıyla... Yine Beyaz Saray'ın Deaş ile mücadele için agresif bir plan üzerinde çalıştığı konuşuluyor. Rakka'da Obama'nın giderayak güçlendirdiği özel kuvvetlerin kullanılması söz konusu ediliyor.
Bu gündem Trump'ın sadece seçim kampanyasında sözünü verdiği konuları başkanlık kararnameleri ile hayata geçirme çabası değil.
7 Müslüman ülkeye vizelerin dondurulması ya da Meksika sınırına duvar örülmesi gibi. Aynı zamanda ABD'nin Suriye denklemine hızlı ve etkili bir geri dönüş arayışı. Zira Trump Yönetimi, Obama döneminde ABD'nin Rusya lehine olacak şekilde Suriye'de ciddi bir inisiyatif kaybına uğradığının farkında.
Başkanlık seçimlerinden sonra ABD geçiş dönemi ile uğraşırken Rusya-Türkiye girişimiyle başlatılan Astana süreci hayli yol aldı. Sahada çatışan askeri grupları masaya oturtan Rusya, Türkiye ve İran ateşkesi uygulamak için ortak gayret içinde. Hatta Rus uçakları El Bab'da Deaş ile mücadelede Türkiye'ye destek veriyor.
***
Astana sürecinde ABD dahil Batılı ülkelerin dışarıda bırakıldığı çok konuşuldu. İran karşı çıksa da Rusya ve Türkiye ABD'nin sürece katılımını önemsedi. Ve Obama'nın gitmesi beklenerek Trump yönetimi sürece davet edildi. Trump'ın Astana'ya katılımı büyükelçi seviyesinde tutmasının bir sebebi üst düzey atamaları tamamlayamaması olabilir. Ancak asıl sebebin Washington'ın Suriye'deki gidişatla ilgili olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.
Suriye denkleminde ağırlık merkezi iyice Moskova'ya kaymış durumda. İsrail'den Ürdün'e bölge ülkelerinin dikkatleri bir süredir Beyaz Saray'a değil, Kremlin'e çevrilmiş halde. Daha önce Deaş ile mücadelede Putin ile işbirliği yapabileceğini söyleyen Trump'ın Suriye ve Ortadoğu'daki bu inisiyatif düşüşünü kabullenmesini beklememeliyiz.
***
Eğer "güvenli bölgeler kurma" açıklaması Washington'ın Suriye denklemine etkili ve acil bir dönüş çabası ise bunun hem sahada hem masada yeni pozisyonlar ve gerilimler yaratması kuvvetle muhtemel. Hatta zor yürüyen Astana sürecini dinamitleyecek etkilerde bulunabilir.
Trump'ın açıklamasına Rusya'nın "şüpheci," Türkiye'nin "ihtiyatlı" yaklaşımı bununla ilgili. "Güvenli bölgelerin" nerede olacağı ve hangi grupları kapsayacağı Astana sürecindeki aktörleri doğrudan etkileyecek.
Önce hangi bölgelerin kastedildiği kritik.
Deaş ve Nusra'dan temizlenecek Rakka ve İdlip gibi bölgelerde mi? ÖSO yönetimindeki Azez -Cerablus -El Bab bölgesinde mi? YPG kontrolündeki kantonlarda mı?
Güvenli bölgenin kime karşı kurulacağı da hassas bir konu. Esed yönetimine karşı mı, Deaş- Nusra'ya karşı mı yoksa Türkiye'nin olası YPG tasfiyesine karşı mı?
***
Türkiye'nin uzun süre Obama yönetimini güvenli bölge kurulması için ikna etmeye çabaladığı biliniyor. Şimdi yeni bir başkan ile konu acil gündemde. Ancak köprünün altından çok sular aktı.
Türkiye ve Rusya yakınlaşması sayesinde Fırat Kalkanı operasyonu ve Astana süreci gerçekleşti. Öncelikle ABD'nin Suriye'de yeni bir denklem oluşturması için hatırı sayılır bir askeri varlığını devreye sokması lazım. Zira güvenli bölgeler fikri tüm aktörleri rahatsız etme potansiyeline sahip.
Trump yönetiminin Esed'i hedef alması Rusya'yı rahatsız eder. YPG'yi korumaya yönelmesi Obama'nın bozduğu Türkiye- ABD ikili ilişkilerini daha sıkıntılı noktaya taşır ve Moskova- Ankara yakınlaşmasını perçinler.
Geriye kalan seçenek Türkiye ile birlikte Deaş'tan alınacak yeni yerlerde ılımlı muhalifleri tahkim etmek. Bunun Rusya, İran ve Esed'i memnun etmeyeceği açık.
Bakalım Trump nasıl bir planla ve aktörler denklemi terkibiyle sahaya inecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.