Son dönemde Batı medyasında gündem maddelerinden biri de Türkiye... Ülkemizin Savunma sanayii ve SİHA alanında geldiği güç tartışılıyor. "Türkler özellikle ürettiği SİHALAR sayesinde savaşların seyrini değiştiren ülke haline geldi" diye başlayan yazılarla ilgili adeta enflasyoon yaşanıyor. "Türkiye dünyanın en iyi SİHA'larına sahip" diyen yorumlar ayyuka çıktı.
Ermenistan Savunma Bakanının "İşimiz kolay değil, aynı anda 1000 İHA ve SİHA ile karşılaştık" açıklaması Batı manşetlerinden taştı. Sürü İHA gücümüz hemen hergün Avrupa ve Amerika'daki yayın organlarında yer buluyor.
Bugünlerde tüm bunlarla bağlantılı olarak Türkiye ile ilgili bir başka konu da yine Batı medyasında manşetlerden, haberlerden, köşe yazılarından adeta fışkırmaya başladı. Neredeyse ağız birliği etmişcesine "Dünyayı Ruslar ve Türkler birlikte dizayn ediyor. Amerika ve Avrupa saf dışı bırakılıyor" diyen yorumlar zirve yaptı. "Türkiye bölgenin karar vericisi ve süper gücü" diyen devlet başkanları çıkmaya başladı. Tüm bunlar ülkemizin dünyanın en kilit ülkesi olduğunun en büyük göstergesi olarak dosta güven aşılıyor, düşmana şamar gibi iniyor.
Tüm bunları neden yazıyorum. ABD'de henüz resmi sonuçlar açıklanmadı. Trump "Hile var, biz kazandık, Beyazsaray'dan çıkmayacağım" diyor. Biden "Kazanan benim. Trump Beyazsaray'dan çıkmazsa orduyu gönderir zorla dışarı atarım" karşılığını veriyor. Trump bu gözdağına misilleme yapıyor, Pentagon'da güvenmediği askerleri kızağa alıp, yerlerine kendisine sadakatte sınır tanımayan askerleri köşe başlarına getiriyor. Amerika nereye gidiyor? Darbe mi olacak? Bunların tartışıldığı ortamda Türkiye'de dış politikayı bilmeyen, Türkiye'nin önem ve gücünü hala anlayamayan çok sayıda yazar ve siyasetçi "Biden başkanlığa oturduğunda işimiz zor" cinsinden saçma sapan yorumlar yapıyor.
Ne kadar saçmaladıklarını anlamak için "Joe Biden'ın Dışişleri Bakanı kim olacak?" sorusuna bakmak lazım. Bu sual Washington'da Trump'ın görevi bırakmayacağıyla ilgili en çok konuşulan konuyla birlikte gündemin zirvesinde... Biden'ın Dışişleri Bakanlığı'na birinci aday isim Susan Rice. İkinci favori ise William Burns. Ancak seçim öncesi bu iki isim ilginç bir toplantıya çağrıldı. Toplantının Bill Clinton döneminin Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da yer aldı. 83 yaşındaki Albright, Türkiye ile ilgili önemli detaylar anlattı. Albright, "Türkiye uzun siyasi hayatımın en önemli ülkelerinden biri oldu. Kimi zaman dostane kimi zaman gerilimli ilişkiler yaşadığımız bir ülke. Şunu unutmamak gerekir ki, Türkiye ABD için hep vazgeçilmez olacak. Gerilimli günlerin nedeni de Washington'ın bazı planlarında Türkiye'ye verilen elbisenin kabul görmemesi. Şimdi değişen dünyada Türkiye'yi de eskisi gibi görmek doğru değil." dedi. Her ikisine de Amerikan dış politikasını anlattı. Geçen gerilimli yılları kenara koyarak Türkiye ile ortak çıkarlar konusunda mutlaka anlaşma yapması gerektiğini söyledi. Ve ekledi; "Son 4 yıla baktığımızda dışişleri bakanlarımız, CIA direktörlerimiz ve önemli diplomatlarımız Türkiye'ye gitti. Neden? Çünkü Türkiye önemli. Yeni dönemde de Türkiye'nin önemini bilerek, Trump yönetimine muhalifliğin getirdiği Türkiye eleştirilerini kenara bırakarak yeni bir sayfa açmalısınız" dedi. Susan Rice da William Burns de Türkiye'ye ciddi eleştiriler getiren isimler. Ancak Dışişleri Bakanı oldukları takdirde Türkiye ile gerilimi arttırmak yerine ortak çıkarları öne çıkartacaklar. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun 7 ülkeyi gezecek olması da dünyaya "Biz kazandık" mesajı vermek. Pazar günü de bu mesajı Ankara'dan dünyaya duyurmayı seçmesi boşuna değil.
Türkiyesiz hiçbir ülkenin dünyada başarılı olma şansı yok!