CHP'ye Güneydoğu'da nefret varken, şehirlerde yüzde 1 bile oy alamazken, HDP'leşecek diye yazmıştım. Kıyamet koptu. Aldığım küfürün haddi hesabı yoktu. CHPliler "Biz altı okunda Devletçilik ve Milliyetçilik olan bir partinin ulusalcı askerleri olarak PKK'nın siyasi kanadı HDP ile nasıl yanyana geliriz. Sen kendini ne zannediyorsun şerefsiz" diyorlardı gönderdikleri mesajlarda.
Ulusalcı arkadaşlarımızın hakaret ve küfürlerine rağmen yazmaya devam ettim. "Maalesef bu Sam amcanın bir projesi. Bizim ana muhalefeti dizayn edecekler" dedim. Hatta daha da ileri gittim. "Amerika'dan gelen Murat Özçelik genel başkan yardımcısı yapılacak. CHP'nin HDP'leşmesi projesinin uygulayıcısı o olacak" diye yazdım. Küfürler devam etti. Bir seçim sonrası CHP Genel başkan yardımcılığına getirilen Murat Özçelik "Biz ailece HDP'ye oy verdik" dedi. Ortalığı buz kesti. Bir CHPli çıkıp da "Yahu siz ailece HDP'ye oy verdiyseniz neden CHP genel başkan yardımcılığı yapıyorsun. Git HDP Genel başkan yardımcılığı yap" diyemedi. Sonra CHP HDP oldu. İki partide de "Acaba birlikteliğimizi resmen açıklasak mı? Yokmuş gibi davranmak halkı enayi yerine koymak değil mi" tartışmaları açıktan yapılmaya başladı. Tüm bunları gördükçe gülümsüyorum.
Son olarak CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu "Ben Atatürk'e Atatürk demem. Mustafa Kemal demeyi tercih ederim" dedi. Yine gülümsedim. Bunun ucu "Atatürk benim atam değil ki, niye Atatürk diyeyim"e kadar gidiyor. Kıyametin kopması lazımdı. Yine buz kestiler. Birkaç CHP'li önemli isim tepki twitleri atıp, sonunda Canan Kaftancıoğlu'na "Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyerek güya sopa indiriyordu. E Canan hanım da zaten "Mustafa Kemal" diyordu. "Atatürk'ün askerleriyiz" demediğin sürece onun için sorun yoktu. Yarın birileri Kemal'i de kaldırır "Mustafa'nın askerleriyiz" durumuna getirirdi sloganı. En sonunda da sadece "Askeriz" derler, "Ama kimin askeriyiz yahu" diyerek kafa kaşıyıp durumu idare ederlerdi.
"Atatürk" demekten kaçınan bir isim bugün hala CHP İstanbul il başkanlığı koltuğunda partide en güçlü isim olarak oturuyor. Çünkü dediğimiz gibi projeler ne derse oydu. Birilerinin birilerini bindirdiği tren hareket eder, içindekiler vagonlar nereye giderse oraya yolculuğa çıkardı. Bu işler böyle yürürdü.
Nitekim son "Ben CHP'de üst düzey yöneticiyim ama Atatürk" demem çıkışının ve değişimin ayak seslerini, defalarca bu sütunlarda durmaksızın yazdık. Hatta 20 kasım 2014'te bakın buradan sizlere neler aktardım;
"Tek amacı İsrail'in çıkarlarını ABD'de korumak olan AIPAC'a bağlı düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü bir rapor hazırlıyor. O raporda 'YENİ CHP' başlığında daha dindar, daha liberal bir ana muhalefet parti altın tepside görücüye çıkıyor. Sunumdaki 'YENİ CHP' için dikkat çekici yorumlar göze çarpıyor. 'Eski Kemalistlerin idaresi altındaki gelişimini durdurmuş ve donmuş eski CHP Batı karşıtı olmuştur. Aynı zamanda katı laikçi-milliyetçi modernleşmeyi, demokratikleşme ve halkın iradesine tercih etmiştir. Yeni Kemalist anlayışla yola çıkan YENİ CHP, FOSİLLEŞMİŞ bir siyasal yapıyı dinamik bir sosyal demokrat hareket haline dönüştürmeye başlamıştır.' deniyor"
Evet aynen böyle yazıyorlardı adamlar. "Eski Kemalistlerin idaresi altındaki fosilleşmiş CHP" diyorlardı. Değişimin başlayacağını haykırıyorlardı. Daha öncesinde John Hopkins Üniversitesi'ne bağlı bir Enstitü de zaten bir rapor hazırlamıştı. "CHP'den istifa etmeye ikna edilecek Deniz Baykal'la, Kemal Kılıçdaroğlu yer değiştirecek. CHP, yeniden Avrupa tarzı bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıkacak." diyordu. Vallahi adamların yazdıkları aynen bir kaset ve bir istifa ile oluverdi. "Eski Kemalistlerin idaresi altında gelişimini durdurmuş fosilleşmiş CHP de değişecek" diye rapor yazan Siyonist AIPAC'ın düşünce kuruluşu "Bu böyle olacak" diyorsa "Nayır nolamaz"mı idi durumlar! Küt diye partide en çok söz sahibi olan biri de çıkar "Ben Atatürk demem" cümlesini rahatlıkla kurardı. GIK çıkmazdı.
Bu raporları yayınlayan ve 12'den vuran düşünce kuruluşlarının tamamı Siyonist'ti. Hepsi ABD'de Başkan adayı Biden'ı destekliyordu. Eh zaten Biden de "Ben Siyonsitim" diyor ve "Türkiye'deki muhalefeti destekleyerek Erdoğan'ı indireceğiz" diye haykırmıyor muydu? İlk destek sanırım "Ben Atatürk demem" çıkışıyla geldi. CHP daha çook değişecek. Neler göreceğiz neler. Zaten çok sayıda da Başkan adayı var. Abdullah Bey, Ali Babacan, Davutoğlu... Kemal Bey'e bu isimleri soruyorlar. "Hayır olmaz" demeyerek, tabanı ısındırıyor.
Tabanı ısınan CHP'ye hep gülümsüyorum!