BARIŞ Pınarı Harekatı başladığında ahkam kesiyorlardı. "Türkiye kaybedecek" diye umut dağıtıyorlardı. Mesela bunlardan biri Guardian gazetesinin yazarı SİMON Tisdall'dı. "Erdoğan, zor kararlarla karşı karşıya. Ne kadar ileri gidecek?
Düşmanı kim? Bu kadar büyük operasyon ne kadar sürdürülebilir?
Bu, risk almasıyla bilinen siyasetçinin şu ana kadarki en büyük kumarı olabilir" diyordu. "Yutamayacağı lokma ısırmış olmaktan endişe duyan Türkler, askeri müdahalenin amacını yeniden tanımlamakla meşgul" diye yazarak dünyaya "Türkiye zorda" mesajı veriyordu.
"Operasyonun insani sonuçları ağır olursa, Erdoğan uluslararası suçlamalara maruz kalacak" diyerek tilkilik yapıyordu yetersiz aklınca.
Yani aslında yol gösteriyordu. "Haydiburadan yürüyün, Erdoğan'ısavaş suçlusu ilan edin" demekistiyordu. Nasılsa PKK yalanları vardı.
İsrail'in fosfor bombası ile kalbura çevirdiği Filistinli çocuğu "Kürt" diye yutturacak, dünyayı ayağa kaldıracak küresel ve alçak gazetelerde hazır tetikçiydiler. Irak'ta bu medya ile "Kimyasal silah var" yalanını dünyaya yutturmuşlardı. İşgalden sonra utanmaz arlanmaksızın, ahlaksızca ve alçakça "Yalansöyledik" dememişler miydi?
Guardian'ın Simonları çoktu piyasada... Mesela Times'dan Richard Spencer de adeta Napolyon Bonaparte edasıyla strateji belirliyor, akıl veriyordu. "PKK gerillasavaşında yetenekli ve araziyitanıyor. Türkler, YPG'nin süreklisaldırılarına maruz kalacaklarıbir bataklığa kolayca çekilebilir" diye yazıyordu. Simonlar hayal kuruyorlar, bataklıkta tükeneceğimiz ateşiyle yanıyorlardı. Türkiye hepsini ters köşeye yatırdı. Ahmak durumuna düşürdü. Ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu gösterdi.
Beyinsizlerin boş kurukafasını darmadağın etti. Yıllardır burada "Dünyada Washinton-Ankara-Moskova ekseni kuruluyor" diye yazıyoruz. Bu üçgeni tüm dünyaya fiilen gösterdik. Türkiye gitti ABD ile anlaştı. Döndü Rusya ile mutabakat imzaladı... "Suriye'yebarış ancak bu eksende gelir. Türkiye olmaksızın kimsenefes alamaz" dedi. Bazılarıekranlarda "Türkiye de masayaoturdu" gibisinden laflar söylüyor.
Hayır Ankara masaya oturmadı... MASA KURDU... 5 günde ABD ve Rusya'yı kollarından çekip kurduğu masasına oturttu. Suriye'deki dramın sona ermesine yönelik en gerçekçi masanın sahibi ülke olarak tarihe geçti. Geçmişte garson bile yapılmayan Ankara işi bitirip kurduğu masadan kalktıktan sonra Almanlar, İngilizler ve Fransızlar Başkan Erdoğan'dan randevu istedi. "Bir araya gelelim... Yahu kıyısından köşesinden şumasaya biz de oturalım" diyerandevu istedi. Başkan Erdoğanüzerleri kirli veletlere güldü. "Sizeİstanbul'da veya Gaziantep'leŞanlıurfa'da masa kurabiliriz. Bakarız" dedi. Macron, Merkel, Johnson gibi veletler şimdi dört gözle yeni masayı kurmamızı bekliyor.
Simonların gazetelerinden Economist de Başkan Erdoğan'ın ABD Başkan yardımcısı Pence ve Putin ile fotoğraflarını yayınlıyor. "İki fotoarasında farkı bulun" diyor. Putin ile çok samimi tokalaşmış Erdoğan.
Onu İngiliz halkına gösteriyor.
Biz "İngiliz Başbakan, Putinile şöyle tokalaştı" diye haberyapıyor muyuz? Hayır... Ne yapsınTürk okuyucu? Adamlar TürkiyeBaşkanı'nın nasıl el sıkıştığını dahihaber yapacak noktaya ve acizliğegeldiler... PKK'ya gelince... Zavallılarbunu hiç anlayamadılar... Defalarcayazdık... "Onlar masaların ölüetli mezesi" diye... Şimdi devletlerkarşısında "Neler oluyor? Bizineden sattılar" diye ahmakça, aptalBatı basınına ağlıyorlar günlerdir. Sizhiç masaya oturan meze gördünüzmü? Sadece tüketilmek için üretilenve bağırsakla atılana bak... "Nedensatmışlar" imiş?.. Komik...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.