KONU hepinizce malum...
İsmail Küçükkaya'nın otelde Ekrem İmamoğlu ile yayın öncesi gizlice buluşması. Herkes bir şeyler söyledi. 35 yıllık mesleki tecrübeye dayanarak bize de bir şeyler anlatmak düşer herhalde.
Moderatör İsmail Küçükkaya'nın seçim öncesi gerçekleşen canlı yayında yönelttiği ve dikkatimi çeken bir sorudan başlayalım isterseniz. İki adaya da yayının sonunda "Beninasıl buldunuz?" dedi? "Tarafsızmıyım, adil miyim?" diye sordu.
Ekrem İmamoğlu teşekkür etti. Binali Bey "Elinden geldiğince olmayaçalıştın" dedi. İsmail ısrarla teşekkür istedi. Bir moderatörün "Beni nasılbuldunuz?" diyerek konuklarından kendisine övgü istemesine ilk kez tanık oldum. Teşekkür gelmeyince ısrarla bunu almaya çalışan bir moderatör şekline sanırım yeryüzü de ilk defa şahit oluyor. Gizli buluşma da beni çok eskilere götürdü.
Erdoğan, AK Parti'yi yeni kurmuştu.
O dönemde Show TV Haber Merkezi'nde yöneticiydim. Ateş Hattı'nın da yapımcısıydım. Reha Muhtar, Erdoğan'ı Ateş Hattı'nda konuk etmek istedi. Tayyip Erdoğan kabul etti. Ancak "Gel Bakalımotel odasına Reha" demedi...
Sadece özel kalem müdürünü gönderdi. Kanalda kuralları konuştuk.
300 seyirci format gereği tribünlerde olacak ve sorular yöneltecekti.
Seyircinin yarısının AK Partili, diğer yarısının karşıt görüşten olmasını istiyorduk. Tamamının AK Partili olmasını istiyorlardı. Özel kalem müdürü ile üç gün boyunca sadece bu konuyu tartıştık. Otel odalarına da çağrılmadık.
Konuştuğumuz tek konu, tek kural vardı. Seyirci karşıt görüşlerden olacaktı. Son ana kadar bekledik.
Tayyip Erdoğan kabul etmedi.
Reha Muhtar da "İlkelerimizdenödün veremeyiz" diyerek tavizdebulunmadı, yayın gerçekleşmedi.
Gazetecilikte ilkeli olmak çok önemlidir. Hele hele Türkiye'nin konuştuğu bir seçim öncesi iki adayın karşısına moderatör olarak çıkıyorsan... Ve dahası "Tarafsızkalacağıma" diyerek adeta yeminler ediyorsan...
Ardından otel odalarında 45dakika gizli görüşme yapıyorsan...
Olay ortaya çıkınca "Üç dakikagörüştük" sözlerinin ardınasığınıp 45 dakikayı buduyorsan...
Yalanlar söyleniyorsa... Ortada şaibe ve çok vahim bir durum var demektir. 1994'te yine bir seçim vardı. Tek kanal dönemiydi. TRT'de üç büyük şehrin adayları açık oturuma çıktı. İstanbul Belediye Başkan adayları Tayyip Erdoğan, İlhan Kesici ve Bedrettin Dalan da bir programda buluştu. Zülfü Livaneli de adaydı. Ancak yayına katılmamıştı. O dönemdeki canlı yayınlara güvenirliliği nedeniyle Ali Baransel seçildi. Ali Bey ile o günleri konuştum. Yayın öncesi partiler tek tek aramış. Siyasiler sıraya girmiş.
"Özel görüşelim" diye.
Ali Baransel "Peşimde koştular. Bir sürü vaadlerde bulundular. Hiçbirini kabul etmedim. Sadece Refah Partisi bu konudabir girişimde bulunmadı. Yalnızca o dönemin AdaletBakanı Şevket Kazan telefonlaaradı. Tek bir cümle kullandı. 'Ali Bey sizin tarafsızlığınızagüveniyor, şimdiden başarılardiliyoruz' dedi. O kadar. Diğerlerinden gelen ısrarla gizligörüşme tekliflerini reddettim"diyor. Bugün yaşananları şaşkınlıklaizlediğini söylüyor Ali Baransel.
"Etik değil. Meslek adına büyükyanlış. Çirkin şeyler bunlar"diye ekliyor. Ekrem İmamoğlu ise"Görüşmek için İsmail beniaradı. Otele çağırdım" diyor. Yaniortada açıkça "GEL BAKALIMİSMAİL" durumu var. CHP bunuhep yapıyor. Acı olan buna bir medyamensubunun da düşmesi..."Gelbakalım Muharrem"den sonraşimdi de "Gel bakalım İsmail"imizoldu. Hayırlı olsun sektöre!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.