"Kürt siyasal hareketi" adı altında bir iç savaş çıkarma mangası, darbe girişimi sonrası oluşan Türkiye'nin yekvücut duruşuna ve demokrasi mutabakatına hayli öfkeli…
Dolayısıyla, FETÖ'nün altın nesil projesindeki liberal-sol sazendelerle, demokrasi havariliğine soyunmakta geç kalmadı…
Hedef;
"Kürtlerin temsilcisi HDP neden siyasi birlikteliğin dışında tutuluyor?" sorusu ile Kürtlerin içine sızan bu 'şok mangası'nı mağdur ve makul ilan etmek,
"Özgürlükler" perdelemesiyle toplumsal mutabakatın önüne yeni tanklar sürmek,
15 Temmuz'da nihayete ulaşamayan ihanet bloğuna yeniden zemin hazırlamak…
Darbeye giden süreçte "Kürt siyasal hareketi" diyerek meşrulaştırılamaya çalışılan oluşumun ve destekçilerinin iç savaş provalarına nasıl hazırlandıkları, hangi hamlelerle kimlere yön verdikleri, kimlerden ön aldıkları, geçemedikleri samimiyet sınavlarından sonra hangi ülkelerle neyin pazarlığını yaptıkları ortadayken;
Amaç; Kurtuluş savaşından bugüne küresel oligarşiye karşı dik duran Türkiyeli Kürtleri unutturup, uluslararası sermayenin kalkışma aracı olarak kullanabileceği bir 'halk' haline getirmek…
Oyunun kodlarındaki birkaç nokta bu anlamda önem taşıyor…
15 Temmuz'daki Derin ABD ve FETÖ ortaklığında Kürtlerin temsilcisiymiş gibi görünen bu 'şok mangası'nın rolüne bakmakta fayda var…
FETÖ ile birlikte hareket eden PKK medyası eş zamanlı olarak hükümetin DAEŞ'e yardım ettiği manipülasyonunu başlatırken;
Bugün, Özgür Gündem, Cumhuriyet aynı elden çıkmış başlıkları manşet atarken,
Ekrem Dumanlı Diyarbakır Belediyesi'ni ziyaret edip kapılarda karşılanırken,
Demirtaş Kürtlere sokağı işaret edip katliamlara, iç savaşa zemin hazırlarken,
PKK'nın canlı bombacıları FETÖ evlerinde yakalanırken,
FETÖ üyeleri PKK'nın ayağına gidip Türkiye karşıtı ittifaklar imzalarken,
7 haziran seçimleri öncesinde HDP'nin barajı aşması için FETÖ-PKK sponsorluğunda ev ziyaretleri yapılırken,
Amaç neydi?
Her kesime uygun stratejiler belirleyen FETÖ, Liberal-sol kesimle ittifakı 'Erdoğan düşmanlığı' üzerinden yürütürken,
Batı'nın artık Erdoğan'ı gözden çıkardığı hayaliyle birlikte hareket ederken,
HDP şemsiyesi altında yürüyen ittifakın düşüncesi neydi?
Darbe girişimi başarılı olsaydı bu ittifak tanklarla birlikte Güneydoğu'da hangi ülkenin ya da hangi ülkelerin bayrakları ile gezecekti?
HDP Türkiye siyasetinde barışçıl bir tutum sergileyebildi mi?
Barış söylemlerinin ikircikli yapısı Kandil'den, Pensilvanya'dan, Avrupa'dan, Derin ABD'den gelen direktiflerle şekillenirken PKK, Türkiye'nin metropollerinde bombalar patlatıyor, Demirtaş ise hendek siyasetine öncülük ederken Kürtlere kan kusturuyordu…
Yüzlerce insanın polisin, askerin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırılar karşısındaki garip sessizlikleri, yarım ağızlıkları gün gibi ortadayken, toplumsal mutabakatın, ortak değerlerin neresindeydiler?
"Kürtlerin temsilcisi HDP neden dikkate alınmıyor, siyasi birliktelik zeminine neden davet edilmiyor" diyen FETÖ'nün liberal-sol sazendeleri, Kürtlerin içine sızmış 'şok mangaları'na neden kol-kanat geriyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her defasında vurguladığı, "Tek Bayrak ,Tek Millet, Tek Vatan, Tek Devlet" kavramları Türkiye'nin kırmızı çizgisiyken bağımsızlık ve özerklik çıkışlarıyla toplumsal kaosun taşeronluğunu yapanlar milli birliktelikte konumlanabilir mi?