Popülizmin Ağababaları…’Kaos Kokanaları’
Popülizmin ağababaları bunlar…
Ellerinde kalem, yüzlerinde kibir, "benden olmayan yaşamasın" anlayışının gözlerindeki yansıması: o kızarık bakışlar…
Baskının, ötekileştirmenin bitmek bilmeyen öfke sarmalının yılmaz temsilcileri…
Kafası 'hoş' zihni boş kulak bükücüler…
Derdest meraklıları, kaos 'kokanaları'
Sorsan siyaset bilimci…
Baksan Prof.Dr. ünvanlı…
Üniversitede belki de geleceğin başbakanlarını, cumhurbaşkanlarını, siyasetçilerini, ekonomistlerini, kurum yöneticilerini yetiştiriyor…
Dik bir duruş, ağzında yuvarlayarak 'İngilizceleştirdiği' Türkçe ile vakur bir popülist…
Nurşen Mazıcı…
Çıkmış o meşhur, 'her şeyin özgürce konuşulduğu' sazcıların televizyonunda ahkam kesiyor…
Diyor ki; bu ülkede yeterince cami var, 600 milyon kişinin ibadetine yetecek kadar cami var, 70 milyona yetecek kadar bırakılsın gerisi de okula çevrilsin…
Camiyi okula, okulu camiye vurup duruyor… Karşılaştırma yapıyor…
Çağdaş şirinlik yapacağı için de "OKUL" diyor…
Aklının gerisindeki esas düşünceyi örtmek için "OKUL" diyor…
Sorsan "Düşünce ve ibadet özgürlüğü" savunucusu…
Çağdaş saç stili altına kamufle ettiği 'tekçi' kafa yapısı, inanç ve eğitim kavramları ile provokasyona yön veriyor…
Kaç tane okula destek olduğu, kaç tane okulun temeline harç attığı bilinmez…
Bereket ki bu zihniyet körlüğü, artık itibar edilmediği için, toplumda karşılık bulmadığı için sokaklara yansımıyor…
Bugün cami ile okul sayısını kıyaslayan zihniyet, 90'larda Kürtlere yapılan zulme alkış tutuyordu…
Bugün cami ile okul sayısını kıyaslayan zihniyet, Alevileri dağlara sürüp başlarına bomba yağdırıyordu…
Bugün cami ile okul sayısını kıyaslayan zihniyet, 6-7 eylül olaylarında azınlıklara işkence ediyordu…
Bugün cami ile okul sayısını kıyaslayan zihniyet, 80 darbesi sonrası "bir sağdan bir soldan" vahşice asılacak olan gençlerin, idam kararlarına alkış tutuyordu…
Bugün cami ile okul sayısını kıyaslayan zihniyet, Ezanın Türkçeleştirilmesini de sağlamıştı…
Ve bu zihniyet,,, cami kapatmak için 15 Kasım 1935'te çıkarılan 2845 numaralı kanun sonrası ibadethanelere saldırmaya başlıyordu…
Nasıl mı?
Yakın tarihten birkaç örnekle anlatalım…
15 Kasım 1935'te çıkarılan 'cami kapatma' kanunu sonrası yüzlerce cami depo yapıldı, satıldı, yıktırıldı…
1927 – 1972 yılları arasında büyük çoğunluğu tek parti döneminde olmak üzere satılan vakıf eserleri içerisinde 2 bin 815 cami vardı…
Örneğin Kayseri'de,
Müftü camii. Önce kışla oldu sonra un ve zahire ambarı haline getirildi… Gülük Cami silah deposu yapıldı…İki kapılı cami, mısır ve arpa deposuna dönüştürüldü… Hacı Kılıç Cami, DP dönemine kadar ecza deposuydu…Belgeler sadece Kayseri'de aynı sonuca uğrayan 20 cami olduğunu gösteriyor…
Diyarbakır'da
Ayna minare cami, Çakal cami, Hançer güzel mescidi, Kamışlı ziyareti mescidi, Paşa cami, Aziziye cami Tacettin cami, Yiğit Ahmet mescidi, Kozlu mescidi, Hanzade mescidi, Göl cami, Ablak cami,Kaşık Budak mescidi, Hacı Osman mescidi,Sin ve Behram Paşa cami satılmıştı…
Aydın'da
Bey cami… 7 medrese odası ve vakfa ait beş dükkanı vardı. Medrese ve dükkanlar 1940 yılında yıktırıldı…Cami ise dokuz yıl boyunca askeriye emrine verildi…1952 yılında DP döneminde tekrar tamir ettirilip cami haline getirildi…
Paşa cami… 11 yıl askeriyeye tahsis edildi…Depo olarak kullanıldı…1952 yılında tamir ettirilerek tekrar ibadete açıldı…
Karacaahmet mahallesinde üç medrese ve iki mescid, Cuma mahallesindeki dört medrese ve bir mescid, Kurtuluş mahallesinde iki medrese ve üç mescid, Veyis Paşa mahallesinde iki medrese ve üç mescid, Pınarbaşı mahallesinde ise bir medrese ve üç mescid yıktırıldı…
Örnekleri çoğaltmak mümkün…Her İlde saymakla bitmeyen kapatılma hadisesi mevcut…
Belgelerini görmek isteyenler için ise TBMM arşivi, internet ortamında…
Peki ne oldu? Hep aynı şey…
Bir grup azınlık her 10 yılda bir darbe planlarken, her seçimde de ağır yenilgi ile karşılaştı… Darbelere alkış tutanlar yavaş yavaş tarihin çöplüğüne sürüklendiler…
Türkiye'nin kodlarıyla halkın genleriyle oynayanlar marjinalleşip küçük odalarda karanlık hesaplar peşine düştüler…
Bazen terör örgütlerinin ağzıyla, bazen de 'modern Batı entelektüeli' ağzıyla konuşarak 'salyalı taşeronlar'ın yanlarında yer aldılar…
Zamanla bittiler… Gittiler
Şimdi kalkıp "cami sayısı" üzerinden yersiz ve tehlikeli bir yaklaşımı toplumun önüne yeniden ısıtıp sunmak kime hizmet sayılır?
Düşünmekte fayda var…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Meral Akşener'e 'tarihi' bir hatırlatma (15.09.2017)
- Kürtlerden Erdoğan’a tarihi mesaj: Evet, arkandayız (21.04.2017)
- Erdoğan'ın özrü, Alevilere oyunu bozdu (30.03.2017)
- Faşizan yaklaşımlar her dönem silahla tezahür etmiyor elbette… (12.03.2017)
- Açık bir devlet faşizmi… (04.03.2017)
- Gırgır'ın ‘karikatür’ünün altından pis kokular geliyor (17.02.2017)
- ABD’nin ‘caydırıcı’ kuşları! (04.01.2017)
- Sevr mi? Bu kez tarihi biz yazacağız (24.12.2016)
- Ön cepheleri medya, arka bahçeleri piyasalar… (03.12.2016)
- Kapıları açma zamanı! (26.11.2016)