Kürtlerle oynamak: Oligarşik özlem ‘bildirici’leri
Salondaki dinleyicilere "hepsinin dersini verdik" diye seslenirken Avrupa Birliği ve Batı dünyasını işaret ediyordu…
AB'nin Kürtleri sattığını ima ediyor, buna gerekçe olarak da Türkiye ile Avrupa'nın mülteciler konusundaki anlaşmasını gösteriyordu…
İddiası o ki; anlaşmaya göre Türkiye mültecilerin Avrupa'ya geçişine engel olacak, AB de Güneydoğu'da Kürtlerin katledilmesine ses çıkarmayıp göz yumacaktı.
Anlaşılan "Kürt siyasi hareketi" yıllarca demokrasinin beşiği gibi lanse edip, yerel yönetimler konusundaki kriterlerini örnek olarak gösterdiği Avrupa Birliğini tek kalemde harcamış.
Demokrasi denen şey ne kadar da ucuzmuş!
Kürt halkının siyasetteki sözcüleri gibi hareket eden Demirtaş ve arkadaşlarının Kürtleri hiç bir politik-demokratik zemine oturtmak istemediği; yolunu bulamayan ikircikli ve terör eksenli siyasi yaklaşımları ile her dönem ortaya çıkıyor…
İşte Güneydoğu'da halktan karşılık bulamayan 'hendek' siyaseti de buna en güzel örnek…
PKK'nın bölgede estirdiği terörün siyasi sözcülüğüne soyunan anlayış bugünlerde bitme noktasında…
Peki, bitme noktasındaki teröre dayalı siyaset hangi argümanlarla, nasıl ayakta tutulacaktı? Tabi ki OLİGARŞİK ÖZLEM 'BİLDİRİCİ'leri ile…
Hiç şüphesiz, 7 Haziran seçimleri sonrası Türkiye'de hortlatılmak istenen kaos harekatının en önemli ayaklarından birisi de bu 'aydınlar' bildirisi…
Nedense, toplumsal mutabakat ve demokratikleşme hamlelerine yönelik devlet aklından gelen kararlı açıklamalar öne çıkınca baş gösteriyorlar.
Gerçeklikten uzak, hümanizm yerine siyaset kokan bildiriyi, marjinal grupların oluşturduğu yüzde 0,5'luk "DAR KALIPÇI"lar dışında;
3 bebekle birlikte 5 kişinin ölümüne neden olan son terör saldırısını "PKK'liler Çınar ilçesine saldırdı" gibi bir spotla "Katliam Ülkesi" manşetini kullanıp terörü, devlete mal etmeye çalışan eyyamcı-seküler gazeteler dışında;
CHP'nin demokrasi havarisi Gürsel Tekin dışında,
Kim sahiplendi?
Kimse…
Çünkü;
Bu bildiri ile Türkiye'deki siyaseti dizayn ve darbe planları arasında organik bağ oldukça açık.
Yakın zamana bakıldığında verilecek en iyi örnek belki de MİT Tırları baskını.
İkisinin de hedefi Türkiye'yi uluslararası alanda savaş suçlusu ilan ettirip seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'nı etkisiz hale getirmek değil mi?
Türkiye toplumunun bu gibi operasyonlar karşısındaki deneyimi ve hafızası kuvvetli olduğu için seçilmişlerin arkasındaki duruşu da net oluyor…
Türkiye'nin siyasi düzlemde hangi yöne gitmesi gerektiğin tek belirleyici unsuru olan halk iradesi, kendi gerçekliğinden uzak 'aydın'lara ne itibar ediyor ne de bildirilerinin altına imza atıyor…
Toplumsal muhalefeti demokrasi çizgisine taşımak istemeyip, terör şemsiyesi altında 'kullanışlı aptal' etiketini yiyenler için köprüden önce son çıkış!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Meral Akşener'e 'tarihi' bir hatırlatma (15.09.2017)
- Kürtlerden Erdoğan’a tarihi mesaj: Evet, arkandayız (21.04.2017)
- Erdoğan'ın özrü, Alevilere oyunu bozdu (30.03.2017)
- Faşizan yaklaşımlar her dönem silahla tezahür etmiyor elbette… (12.03.2017)
- Açık bir devlet faşizmi… (04.03.2017)
- Gırgır'ın ‘karikatür’ünün altından pis kokular geliyor (17.02.2017)
- ABD’nin ‘caydırıcı’ kuşları! (04.01.2017)
- Sevr mi? Bu kez tarihi biz yazacağız (24.12.2016)
- Ön cepheleri medya, arka bahçeleri piyasalar… (03.12.2016)
- Kapıları açma zamanı! (26.11.2016)